Her kız bebek, milyonlarca yumurta ile dünyaya geliyor. Doğumdan sonraki süreçte bazı hastalıklar yaşanması, ilaç kullanımı gibi sorunlarda yumurta sayısında azalma yaşanabiliyor. Normal şartlar altında ergenliğe girişle birlikte üreme dönemine de giren kız çocuklar, ayda bir kez yumurtluyorlar, yani yumurta onu kaplayan folikülden çıkıyor. Eğer bu yumurtlama dönemi için korumasız cinsel ilişki yaşanırsa, yumurta ve sperm bir araya geliyor ve döllenme gerçekleşiyor. Bu şekilde döllenen yumurtayla oluşan embriyo da anne adayının rahim duvarına tutunuyor ve gebelik meydana gelmiş oluyor. İşte bu embriyonun rahme tutunabilmesi için yumurtlama döneminde artan kadınlık hormonları rahim duvarını kalınlaştırıyorlar ve gebeliğe uygun hale getiriyorlar. Ancak bu dönem içinde döllenme gerçekleşmezse kalınlaşan rahim duvarı pul pul dökülüyor, eski haline dönüyor ve yenileniyor. Rahim duvarından dökülen bu atıklar da adet kanaması şeklinde vücudu terk ediyor. Yani eğer gebelik gerçekleşmemişse ve adet görmeye engel bir durum yoksa üreme çağı içindeki her kadın ayda bir kez adet görüyor.

Hamilelikte adet görülür mü?

Hamilelik döneminde bazı kadınlarda kanama olabilir. Fakat bu kanamalar genellikle lekelenme şeklinde gerçekleşir ve her hangi bir düzende değildir. Bu bakımdan adet kanaması olarak adlandırılmazlar. Tüm hamilelik boyunca 3-4 kez olabilen bu kanama, anne adayını gebeliğin gidişatı hakkında endişelendirebilir. Ancak gebeliğin başların görülen kanama genellikle “üstüne görme” şeklinde adlandırılır ve aslında bebeğin rahme tutunmasının göstergesi olarak da düşünülür. Asla yoğun kıvamlı ve adet kanaması gibi fazla miktarda değildir. Gebelik sürecinde bu kanamalar olduğunda, sıklaştığında ya da miktarı arttığında doktora danışmakta fayda var.

Doğum sonrası kanaması

Kadın, elbette ki doğum esnasında ve doğumdan sonra da belli bir miktarda kanama yaşar. Fakat bu adet kanaması değil, doğumdan kaynaklı bir kanamadır. Doğum sonrası kanamalar genellikle normal adet kanamasından daha uzun sürmektedir.

Doğum sonrası kanaması, lohusalık döneminin başlangıcında görülür. Bu kan, ilk günler kırmızıyken sonralarda rengi açılır, pembe ve en son dönemde ise kahverengi olur. Eğer lohusalıktan çıktıktan sonra da kadın bebeğini emzirmeye devam ederse, normal adet döngüsüne geçmesi daha uzun süre almaktadır. Zira emzirme dönemi içinde salgılanan hormonlar adet düzeninin oturmasını engellemektedir.

Emziren kadınlar, doğumdan ne kadar zaman sonra adet görür?

Kadınlar gebe kaldıktan sonra genellikle adetten kesilirler ve doğuma kadar da adet kanaması yaşamazlar. Ancak doğumdan sonraki süreçte kadın normal adet döngüsüne geri dönmüş olur. İşte bu zamanın hangisi olduğu konusu da aslında her kadında farklılık gösterebiliyor. Fakat genel olarak bir yargıda bulunmak gerekirse, adet kanamasının başlama dönemi ile kadının emzirmesi arasında bir ilişki vardır. Doğum yapan ve doğumun hemen ardından bebeğini emziren kadınlarda adet kanaması, emzirmeyenlere göre daha geç başlamaktadır.

Ancak genel bir zaman dilimi belirtmek gerekirse bu emzirmenin, adet kanamasını engellemesi durumu 3-4 ay, yani 8 -16 hafta gibi sürdüğü söylenebilir. Ancak hiç ara vermeden emzirmeye devam eden kadınların normal adet döngüsünü yakalaması 6 ayı da bulabiliyor.

Bazı kadınlarda 4-6 aylık sürecin ardından adet döngüsü başladığı halde, kanamalarda düzensizlik görülüyor. Bazılarında ise doğumun ardından 18 ay, yani 1, 5 yıl geçmesine rağmen adet kanamasının başlamadığı görülüyor.  Ancak en genel ve doğru tespit, bebeklerini çok düzenli bir şekilde, günde 10’ar dakikalık 5 kez emzirmeye devam eden kadınların, doğumdan sonraki bir yıl boyunca adet kanaması yaşamadıkları bilinir. Çok düzenli bir şekilde emzirdiği halde doğum sonrasında 6 ay içinde adet kanaması yaşayabilen kadınların sayısı yok denecek kadar azdır.

Emzirmeyen kadınlar doğumdan ne kadar zaman sonra adet görmeye başlar?

Emziren kadınlarda, süt hormonu kadının adet görmesini engelleyebiliyor. Ancak her hangi bir sebeple sütü olmayan ya da emzirmeyen kadınlarda böyle bir durum söz konusu değil. Emzirmeyen kadınlar, genellikle doğumdan sonraki 4 – 8 haftalık süreçte normal adet düzenlerine geri dönebiliyorlar. Bebek hiç emmediyse çoğunlukla doğumdan sonraki bir ay içinde adet kanaması başlarken, bebeğin az ya da düzensiz emdiği durumlarda ise en fazla 2 ay içinde adet kanaması yaşanacaktır.

Doğum sonrasında adet düzensizlikleri

Hamilelik dönemi, kadının tüm hormon dengesinin değiştiği, farklılaştığı bir dönemdir. Doğum sonrasında bu hormonların eski rutinini alması da kesinlikle belli bir süreç gerektiriyor. Hele bir de kadın emziriyorsa, yine süt salgılayıcı hormonlar da bu adet görme durumunu etkiliyor. Kadının emzirme sıklığı, bebeğin aldığı ek gıda miktarı ve dolayısıyla emdiği süt miktarı, annenin emzirme süresi gibi pek çok faktör doğum sonrasında adet kanamalarının düzensiz olmasına sebep olabiliyor. Kadın daha lohusalık dönemi içindeyse, zaten adet kanamasının düzenli seyretmesi beklenemez, düzensiz olması normal karşılanır. Fakat lohusalık döneminden çıkmış olan kadınların adet kanamalarının ne zaman başlayacağı, ne zaman düzene gireceği konusunda doktora danışmaları uygun olacaktır.

Doğum sonrasında adet kanaması ne zaman tam olarak düzene girer?

Süt yapımında görevli olan süt hormonu prolaktinin, adet kanamasını önlediğinden bahsetmiştir. Bu bakımdan eğer kadın düzenli olarak emziriyorsa doğumdan sonraki en az 6 ay, en fazla da 1- 1,5 yıl boyunca adet kanamasının düzene girmemesi normaldir. Ancak emzirmeyi bırakan kadınlarda ya da hiç emzirmeyen kadınlarda emzirme tamamen bittikten sonraki 1 -2 ay içinde kesinlikle adet kanaması da düzene girecektir. Emzirmediği halde adet kanaması düzensiz olan kadınların doktora danışmaları gerekir.

Neden emzirmek, adet kanamasının düzensiz olmasına yol açar?

Bebek, anneyi emdiği sürece, annenin göğüs uçları uyarılacak ve de süt yapımı devam edecektir. Burada sütün oluşması da prolaktin hormonunun artışı ile ilgili bir durumdur. prolaktin hormonu salgılanarak süt üretilmeye devam ettikçe de, folikül gelişip yumurtlama olmasını sağlayan hormonlar salgılanamaz. Bebek, düzenli olarak emerse foliküller artık büyümez, çatlamaz ve yumurtayı ortaya çıkaramaz, sadece dinlenir. Bebek düzenli olarak emdiğinde yumurtlama bastırılır ve adet kanaması da gerçekleşmez.

Emzirmek gebelikten korur mu?

Halk arasında loğusa kadının ya da emziren kadının gebe kalamayacağı yönünde bir inanış söz konusudur. Bu durum genellikle “sütün koruması” şeklinde ifade edilir. Evet, düzenli olarak emzirmek, yumurta gelişimini, yumurtlamayı ve dolayısıyla da adet kanamasını engelleyici bir durumdur. Ancak bu konuda kesin bir bilgi, veri bulunmamaktadır. Süt korur mantığıyla aile planlaması yapılmaması, gebelik önleyici adımların atılmaması genellikle istenmeyen gebeliklere yol açıyor.

Doğumdan sonra hemen adet görmeye başlamayan kadınlar kilo alır mı?

Doğum sonrasında kilo alan ya da hamilelik dönemi kilolarını kolaylıkla veremeyen kadınlar genellikle bu durumu adet görememeye ya da adet düzensizliğine bağlarlar. Ancak adet görememek kesinlikle kilo almaya sebep değil, kilo vermeye de engel değildir. Kadınlar hamilelik döneminde yemeye alıştıkları gibi aşırı yeme, içmeyi doğum sonrasında da devam ettirdiklerinde hamilelik kilolarından kurtulamazlar. Bu sebeple de aslında mantıklı bir dayanağı olmayan bahanelere sığınırlar. Doğum sonrasında sağlıklı ve dengeli beslenmeye, düzenli olarak egzersiz yapmaya özen gösterenler, ister adet görsünler, ister görmesinler kilo verebilirler.