Azospermi menide hiç sperm bulunamamasıdır. Erkek kaynaklı kısırlıkların %15’inde sebep azospermidir. Azospermi sorunu iki başlık altında incelenir. Bunlar tıkanıklık kaynaklı olan azospermi ve tıkanıklığa bağlı olmayan azospermidir.
Tıkanıklık kaynaklı azospermi:
Tıkanıklığa bağlı olmayan azospemi:
Tıkanıklık kaynaklı azospermi sorunlarında kanalların açılması adına çeşitli cerrahi müdahalelere başvurualbilir. Cerrahi müdahale neticesinde başarı elde edilmeyen erkeklerde ve tıkanıklık kaynaklı olmayan azospermi sorunlarında tek tedavi yöntemi cerrahi yöntemlerle sperm örneği alınması ve mikroenjeksiyon yöntemine başvurmaktır. Tıkanıklık kaynaklı olan sorunlarda ise cerrahi yolla alınan spermlerle aşılama ya da tüp bebek tedavisine tabii tutulabilir.
Azospermi teşhisinin kesin olarak konulabilmesi adına minimum olarak 1 ay süreyle sperm alınması gerekir. Bu meni örneklerinde sperm tespit edilememesi dahilinde testis muayenesi, hormon tetkikleri ve ultrasonografi uygulanır. Kişiler, üroloji alanında araştırılmaya alınır. Bunun dışında tüp bebek tedavisi yapılmadan önce genetik tanı yöntemlerine başvurmak oldukça önem teşkil eder.
Cerrahi yollarla sperm örneği alma yöntemleri:
Tıkanıklık kaynaklı azospermi:
Azospermil sorunlarının %40’ı tıkanıklık kaynaklı oluşur. Bu soruna sahip erkek adaylar için bir iğne ile epidimise girilir (PESA), mikrocerrahi yöntemi ile epididime girilir (MESA), testise iğne ile girilir (TESA) ve bu yöntemlerle sperm tespit edilemeyen hastalarda testisten doku örnekleri elde edilir (TESE). Bu sayede sperm bulmak mümkündür. Tıkanıklık kaynaklı azospermi sorunu yaşayan hastaların neredeyse tamamında sperm bulabilmek mümkündür. Bu yöntemlerle yapılan işlemler sonucu dünyaya gelen ilk bebek 1993 senesinde olmuştur. Epididimden sperm örneği elde edilebilen, fakat hareketli sperm tespit edilemeyen erkeklerde yine testisten sperm örneği alınmasına ihtiyaç duyulabilir. Yapılan araştırmalarda tıkanıklık kaynaklı görülen azospermi sorununda mikroenjeksiyon yöntemi ile başarı oranlarının mastürbasyonla sperm alınabilen, yani menide sperm tespit edilebilen erkeklerden farklı olmadığı kanıtlanmıştır.
Tıkanıklığa bağlı olmayan azospermi:
Azospermi sorunlarının %60’ı tıkanıklık kaynaklı olmayarak gelişir. Bu erkeklerde bebek sahibi olmak için tek opsiyon cerrahi müdahale ile testisten sperm elde edilmesi ve ardından mikroenjeksiyon yöntemidir. Yapılan çalışmalarda bu grupta olan erkeklerin ortalama olarak %50’lik bir oranında cerrahi yöntemlerle sperm alınabildiği bildirilmiştir. Bu erkeklerde testise iğne ile girilir ve sperm örneği alınabilir. Bunun dışında cerrahi yöntemlerle testisten biyopsiler elde edilebilir ve sperm bulunabilir. Yapılan araştırmalarda iğne ile testise girildiği taktirde sperm tespit etme oranının daha az olduğu ve sperm tespit edilen kişilerde de alınan spermlerin sayısının biyopsi ile sperm alınan kişilere kıyasla etkin olarak daha az olduğu bildirilmiştir. Fakat testisin uğratıldığı travmanın daha az olması sebebiyle testis açılmadan önce ilk olarak iğne ile sperm alınmaya çalışılır. Testisin açılmasından sonra elde edilecek biyopsi sayısı hakkında yapılan araştırmalarda ise birden fazla sperm tespit edilmesi durumunda sperm bulma oranının daha fazla olduğu bildirilmiştir. Buradaki esas öngörü, sperm üretimin testiste homojen bir dağılım göstermediği ve bundan dolayı da farklı alanlardan elde edilen biyopsilerle sperm tespit etme şansının daha fazla olmasıdır. Tıkanıklık kaynaklı azospermi sorunu olan kişilerde sperm tespit etme şansını ortaya koyan en mühim işaret daha önce testisten tanısal amaçla elde edilen biyopsilerdeki patolojik tanı olmaktadır.
Sperm üretiminde bir sorun yoksa ya da kısmen üretimde bir anormallik bulunmadıysa cerrahi yöntemlerle sperm tespit etme şansı daha fazladır.
Mikro TESE mikroskop aracılığı ile testisten biyopsi elde edilme yöntemidir. Burada hedef mikroskop altında dokunun büyütülmesi, sperm bulunma şansı fazla olan dokuların elde edilmesidir. Bu sebeple teorik olarak sperm tespit edebilme şansı artar. Bunun yanında daha az doku örneği alınması sebebiyle de testise daha az hasar verilir. Bu konuda yapılan araştırmaların büyük bir çoğunluğunda mikroTESE ile sperm tespit etme şansının arttığı bildirilmiştir. Bunun dışında yapılan başka araştırmalarda normal TESE ile arasında sperm tespit etme yönünden bir fark olduğu saptanamamıştır. Mikro TESE ile daha az testis dokusu alınır. Bundan dolayı da testiste daha az hasar verilir.
Tese riskleri:
Hematom oluşumu:
Testiste kanama meydana gelmesi ve bu kanın o bölgede birikmesi neticesindesin hematom gelişir. TESE uygulanan erkeklerin ortalama %50sinde hematom oluşmaktadır. MikroTESE uygulanan kişilerin %10-15’lik bir oranında hematom oluşabilir. Yalnızca iğne ile sperm elde edilen erkeklerde de hematom oluşumuna rastlanabilir.
Fibrosis:
Testisten doku örneği elde edildikten sonra meydana gelen doku hasarının düzeltilmesi adına fibrosis denilen tıbbi süreçle yapılmaktadır. Fibrosis gelişen bölgelerde doku işlevleri bozulduğu için bu süreç ardından testis işlevleri bozulabilir.
Testis atrofisi:
TESE ardından testis işlevlerinde ve testosteron seviyelerinde azalma meydana gelebilir. Netice olarak azalan hormon seviyeleri sebebiyle cinsel işlevlerde de bozulma meydana gelebilir. Yine mikroTESE yönteminde bu risk nispeten daha azdır. Fakat testis işlevlerin bozulması ve bu durumunda cinsel işlevleri etkileme riski oldukça azdır. Çünkü birkaç kere biyopsi örneği elde edilen erkeklerde dahi cinsel işlevlerinde önemli bir bozukluk bildirilmemiştir. Fakat özellikle testis hacmi az olan erkeklerde bu konuda oldukça titiz davranılması, olabilecek en az dokunun alınması ve mikroTESE yöntemi daha uygun olacaktır. Bunun dışında doku alma uygulaması aşamasında testisin damarlarına zarar verilmemesi için dikkatli olmak da gerekir.
Yapılan araştırmalarda testisten sperm alınarak başlanan tüp bebek tedavilerinde gebelik oranının diğer hastalarla kıyaslandığında nispeten daha düşük olduğu bildirilmiştir. Fakat anne adayının yaşı henüz genç ise ve alınan yumurta sayısı iyi durumda ise yüksek oranlarda gebelik elde etme şansı vardır.