Miyomlar, rahimde gelişen selim tümörler olarak tanımlanır. Rahim, kaslardan oluşur. Bu kas dokusundan miyomlar çıkmaktadır. Rahimdeki kas kütleleri, doğumu gerçekleştirmek, bebeği rahimden çıkartmak için oldukça önemlidir. Miyomlar kadınlar arasında en yaygın olarak görülen tümörlerdir. Kadınların yaklaşık olarak %25’inde görülür.
Miyomlar genellikle iyi huylu tümörlerdir. Miyomların kansere yol açma oranları ise on binde 3 olmaktadır. Bu sebeple miyomlar iyi huylu olarak tanımlanırlar. Farklı sebeple dolayısı ile çıkartılmaları gerekebilir.
Miyomlar ile kısırlık arasındaki ilişki kanıtlanmamıştır. Doğal yollarla hamile kalma sorunu yaşayan kadınların %25-40’ında, birden fazla miyom olduğu ortaya konmuştur. Miyomların rahim içine yerleşmesi durumunda, cerrahi müdahale ile çıkarılmalarının hamile kalma şansını arttırmaktadır.
Miyom sorunu olan ve doğal yollarla gebe kalamayan kadınlarda miyomun boyutu, nereye yerleştikleri ve sayısı (tek veya birden fazla olması) gibi birçok faktör hamilelik oranlarına etki edebilmektedir. Miyomların direkt olarak gebe kalamamaya yol açtığı kanıtlanmamıştır. Fakat myomlar, rahim kasılmasını bozabilir. Bu sebeple de spermin normal olarak hareketlerini bozabildiği de düşünülmektedir.
Rahim içindeki miyomların hamile kalmaya engel teşkil edebileceği kanıtlanmamış olsa da gebeliğin rahme yerleşmesi için çeşitli olumsuzluklara sebep olabileceği düşünülmektedir.
Miyomlar, rahim kasında herhangi bir alanda yerleşme yapabilir. Bu sebeple de tüplerin rahme açıldığı bölgelerde çevre alanlarda köken aldıkları için tüpler de tıkanmaya yol açabilir. Bunun dışında fonksiyonları da etkileyebilirler. Ancak bu durumunda her iki tüpü birden etkilemesi ile oldukça seyrek bir şekilde karşılaşılır.
Miyomların mevcudiyeti kaynaklı olarak kendi kendine düşük yapma riski tam olarak açığa kavuşturulamamıştır. Fakat miyomu olmadan gebe kalan kadınlara göre bu risk iki kat fazla olabilmektedir. Miyom alınmadan önce, düşük riski yaklaşık olarak %40’lardadır. Miyomlar alındıktan sonra ise bu risk %20’ye düşmektedir.
Miyomların ilk üç-aylık gebelikte, erken doğumlar, düşükler ya da rahim içi büyüme kısıtlılığı risklerini artırdığına ilişkin tartışmalar bulunur. Miyomların sayısı, ne kadar büyük olduğu ve nereye yerleştiği oldukça önem teşkil eder. Büyük miyomlara sahip olan kadınların büyük bir kısmı zorluk yaşamadan doğum yapabilmektedir. Kadınların bazıların da ise miyomun bebeğin eşinin yani plasentanın kanlanmasını etkilemesi sebebiyle olumsuz şekilde etkileyebilir. Bunun dışında hamilelik süresi boyunca miyomların büyüme hızı önceden bilinememektedir.
Plasentanın altında yerleşen miyomlar da kimi zaman bebeğin eşinde ayrılma olabilir. Rahmin alt bölümüne yerleşmiş myomu olan kadınlarda doğumu zorlaştırma potansiyeli mevcuttur. Kimi zaman sezaryen olarak doğumu gerçekleştirmek gerekebilir. Miyomlar çok fazla büyük ise hamilelikten önce alınmaları gerekebilir. Dezavantajları mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.
Miyomlar alındıktan sonra doğumda sezaryene olan gereklilik de ele alınmalıdır.
Kadının adet dönemlerinde yoğun bir kanamayla karşılaşması ve adet kanamalarının süresinin uzaması da en yaygın karşılaşılan belirtiler arasındadır. Adet döneminde ve cinsel ilişki sırasında kadın yoğun bir ağrı duyabilir. Bunun dışında miyomlar idrar torbasında bir baskı oluşturduğu için de sık sık tuvalet ihtiyacına yol açar.
Miyomlar oldukça ender bir şekilde kısırlığa sebep olabilir. Kısırlık sorunlarının yalnızca %5’inde miyomların sebep olduğu görülmektedir. Miyomların boyutunun fazla olması yumurtalık kanalı ve yumurtalık ilişkisinin bozulmasına sebep olabilir. Fakat özellikle rahmin içine doğru büyüme yaparlarsa rahim zarının incelmesine sebep olabilir. Bu sebeple de kanama gerçekleşebilir. Bu da gebeliğin oluşmasını zorlaştırabilir ve kısırlık sorunu ortaya çıkabilir. Bu gibi sebepler dolayısıyla hamile kalmayı düşünen kadınlar gebe kalmadan önce kesinlikle bir doktor kontrolüne girmeli ve miyom mevcudiyeti olup olmadığı araştırılmalıdır.
GnRH analogları denilen ve Türkiye’de de temin edilebilen çeşitli ilaçlar yumurtalıkları baskılar ve miyomları büyüten östrogen hormonunun azalmasını sağlar. Bu sayede de miyomlarda küçülmeyi sağlarlar. Bu ilaçların uygulanması için temel iki sebep bulunur.
Birinci sebep: rahim içine doğru giden miyomlara cerrahi olarak müdahalede bulunmadan önce biraz küçültmek cerrahi müdahaleyi kolaylaştıracaktır.
İkinci sebep: miyom dolayısıyla aşırı kanama yaşamış ve adet dönemi sebebiyle kansız kalmış kadınlar için kısa bir süreliğine kanama durdurmayı amaçlamaktır.
Bu analogları uygulamanın herhangi bir sakıncası yoktur. Yalnızca, ilaçlar bırakılırsa miyomlar tekrar büyüyebilir. Bunun dışında bu ilaçların uzun süre kullanılması kemik erimesine sebep olabilir.