Kanser günümüz dünyasının en önemli sağlık problemlerinden biri haline gelmiştir. Ancak kulağa her ne kadar kötü gelse de, her yıl binlerce üreme dönemi içerisinde olan genç bayan, kansere yakalanmaktadır. Kanser hastalıklarında tedavi amacı ile kullanılan kemoterapi ilaçları ile radyasyon (ışın) tedavisi yumurtalık dokusunda zedelenme meydana gelerek, erken menopoz dönemine girmeye neden olmaktadırlar.
Son zamanlarda, tanı ve tedavi yöntemlerinin gelişmesi ile beraber, kanser vakaları daha erken evrelerde fark edilir ve tedaviye başlanır hale gelmiştir. Bütün bu gelişmelerin sonucunda ise, 5 yıllık yaşam oranları bütün kanser türleri ve bütün yaş grupları dikkate alındığı zaman, ciddi anlamda artış göstermiş ve hayatta kalan hastalarda üreme fonksiyonunun korunmasının ne kadar önemli olduğu ve buna ihtiyaç duyulduğu da gündeme gelmiştir.
Hastaya yapılan tedavinin şekli, dozu, tedavi süresi ve hastaların yaşı, kanser tedavisinin ardından erken menopoz riskinin ne oranda görüleceğini belirlemektedir;
Yumurtalık dokusu dondurulması, daha çok ergenlik dönemi öncesi çocuk hastalar ile yumurta veya embriyo dondurulmasının bekâr veya partneri olmayan erişkin hasta grubunda yapılması düşünülmelidir.
Hastanın eşi veya partnerinin olması halinde ve kanser tedavisi yapılmadan önce yeterli zaman varsa, embriyo dondurma en iyi olacak tedavi şekli olarak kabul edilir. Östrojen ve metabolitleri, meme kanseri hücrelerinin artması ve yayılmasında rol oynadıklarından dolayı, meme kanseri olan olgularda standart tüp bebek protokollerinin yapılmasına gerek duyulmaz. Bu hastalarda yakın zaman içerisinde yapılan çalışmalar sonucunda, meme kanserinin tedavisinde hali hazırda kullanılmakta olan aromataz inhibitörleri (letrozol) ile tüp bebek yapılarak sağlanmış olan embriyoların dondurulabileceği ifade edilmektedir. Uzun dönem sonuçlar ise şuan için tam olarak bilinmemektedir.
Oosit ( Yumurta ) dondurma işlemi, genç adolesan hastalar ile erişkin çağda olup da, eşi veya partneri olmayan veya oositinin verici sperm ile döllenerek saklanmasını istemeyen hastalarda düşünülmesi gereken bir opsiyondur. Ancak şu da unutulmamalıdır ki, embriyo dondurulmasının tersine başarı oranları şuan için çok düşüktür.
Kanser tedavisi amacı ile kemoterapi ajanlarının, doğurganlık çağına girmemiş (puberte öncesi) kızlarda yumurtalık üzerine olan etkilerinin daha az olduğu bilinmektedir. Bu sebepten dolayı, adet dönemi içerisinde olan doğurganlık çağındaki kadınlara, kemoterapi tedavisi yapılmadan önce yumurtalıklarını hormonal açıdan baskı altına alarak, çalışmalarını yavaşlatacak ilaçların uygulanması kanser tedavisinin olması beklenmeyen yan etkilerinin en aza indirilmesi bakımından tercih edilebilir. Bu amaçla kemoterapiden ortalama 10 gün önce, aylık depo-lucrin (veya benzeri ilaçların) enjeksiyonuna başlanması ve bunun kemoterapi süresince devam edilmesi ile fertilitenin korunması amaçlanmaktadır.