Lohusalık, bebek dünyaya geldikten sonra annenin vücudunda meydana gelen hormonal değişimlerin normale döndüğü süreci ifade etmektedir. Lohusalık dönemi genellikle 6 hafta sürmektedir. Lohusalık döneminde anne adayı hormonal olarak yeniden değişeme uğrayacağı için bu dönemde duygu durumunun değişmesi, mutsuzluk, sinirlilik ya da öfke kontrolünde zorlanma yaşanabilir.
Lohusalık döneminde rahim, vajina ve perinede bazı farklılıklar meydana gelmektedir. Bu farklılıklar ise:
Hamilelik sürecinde rahim yaklaşık olarak 1000 grama ulaşmaktadır. Doğumdan sonra rahmin eski haline dönmesi ise 6 haftayı bulur ve 50-100 grama yeniden döner.
Bebek dünyaya geldikten hemen sonra ise rahim fundusu, annenin göbek düzeyinde ya da yakınında dokunmakla hissedilebilmektedir. Bebek dünyaya geldikten sonraki ilk 2 hafta ise büyüklük ve ağırlık bakımından azalma meydana gelir. Bu dönemde de lohusalık döneminde olan anne adayları gerçek pelvis adı verilen karın içi bölgeye döner ve elle hissedemez.
Rahim ağzı adı verilen yani serviks denilen bölge, doğumdan kısa süre sonra gebelikten önceki haline dönmektedir. Fakat ilk formuna dönmesi zaman alabilir.
Vajinanın eski formuna dönmesi ve yeniden şekillenmesi sırasında küçülme meydana gelmektedir. Boyut bakımından doğum öncesi boyutuna geri dönmesi zaman alacaktır. Emzirmeyen annelerde ise vajinada artmış damarlanmanın azalması ve ödemlerin inmesi 3 hafta sonra gerçekleşmektedir. Emzirme dönemindeki lohusalarda ise bu süre kısalacaktır. Östrojen hormonunun eski durumuna dönmesi 6-10 haftayı bulur.
Apış arası ise doğum aşamasında gerilmiştir. Bu sebeple de yırtıklar ya da kesikler olabilir. Şişmiş ve genişlemiş dış genital organların onarılması 2 haftayı bulabilir. Bu alandaki kas tonusu 6 haftaya kadar yeniden oluşabilir. İyileşme süreci ise 1 ayı bulabilir. Eğer bu alanlardaki kaslarda ya da sinirlerde hasar oluşmuş ise kas tonusunun eski haline dönememesi mümkündür.
Yumurtalıklarının eski haline dönmesi, lohusa olan annenin emzirip emzirmemesine bağlıdır. Emziren anneler adet görememe ya da yumurtlamama sürecini emzirmeyenlere göre daha uzun yaşamaktadır. Emzirmeyen annelerde ovulasyon (yumurtlama) doğumdan 27 gün sonra olabilir.
Ancak genellikle kadınlarda adet döngüsü doğumdan sonraki 12. Haftalarda başlar. İlk adet görme ise 9. Haftayı bulabilir. Emzirme döneminde olan annelerde adetlerin eski haline dönmesi ise; ne kadar süre emzirildiği, hangi sıklıkta emzirildiği, ek mama kullanılıp kullanılmadığı gibi birçok faktör etkili olabilmektedir. Emziren annelerde yumurtalıkların eski haline dönmesini sağlayan faktör ise, memelerden süt gelmesine yardımcı olan prolaktin seviyesidir. Emziren her 4 annenin 3’ünde normal adet döngüsü doğumdan 36 hafta sonra gibi geri gelir.
Gebelik dönemi boyunca memelerde doğum sonrası süt salgılanması için gerekli değişimler meydana gelmektedir. Doğumdan sonra süt gelmesi bebek dünyaya geldikten sonra plasenta yani bebeğin eşinin ayrılmasını takiben östrojen hormonunun progesteron hormonu ile beraber değişmesi kaynaklıdır. Şayet anne emzirmez ise prolaktin seviyesi 2-3 hafta içerinde azalmaya başlamaktadır.
Bebek dünyaya geldikten sonraki 4 gün içinde ilk aşamada anne adayından bir süt gelmektedir. Bu süt, klostrum adı verilen bebeğin doğal antibiyotik ihtiyacını karşılayacak olan süttür. Bebeğin hastalıklar açısından korunmasını sağladığı için oldukça önemlidir. İlk hafta içinde süt olgunlaşarak bebeğin ihtiyaçlarını karşılayan besin maddelerinin tamamını karşılayabilir. Sütün ihtiva ettiği besinler bebeğin ihtiyaçları doğrultusunda farklılaşır. Örnek olarak bebeğin ilk ayında gelen sütün içeriği farklı iken, bebek üçüncü ayda iken ihtiyaç duyduğu besinler farklılaşacağından sütün niteliği de değişir.