Tüp bebek tedavisi, doğal yollardan gebelik elde edemeyen çiftlerin bebek yolunda attıkları en önemli adımlardan bir tanesi ve son bir kaç yıldır teknolojide yaşanan gelişmelere paralel olarak tedavide başarı oranlarının her zamankinden daha yüksek olduğunu da belirtmek gerekiyor. Geçmişte tüp bebek tedavisinde başarısızlık yaşandığında tüm adımlar en baştan tekrarlanmak zorundayken, günümüzde embriyo dondurma gibi teknikler sayesinde tedavi çok daha hızlı bir şekilde tekrarlanabiliyor. Ancak tüp bebek tedavisinde enfeksiyon riski var mıdır sorusunu kendine soranlar da mevcut çünkü çok nadir de olsa bazı adımlarda enfeksiyon riski ortaya çıkabiliyor.
Tedavi sürecinde anne adayından alınan yumurtalar ile baba adayından alınan spermler enjeksiyon ile birleştirilirler ve böylece yumurtanın döllenmesi sağlanır. Döllenme sonucunda ortaya çıkan sağlıklı embriyolar, kültür ortamında biraz büyütülürler ve ardından anne rahmine aktarılırlar. Eğer aktarım başarılı olur da embriyo rahme tutunabilirse, gebelik başlar. Embriyo rahimden atılacak olursa bazı adımları tekrarlamak ve yeniden embriyo transferi gerçekleştirmek gerekir.
Bu adımlar sırasında tüm hijyen kuralları dikkatle uygulanmaktadırlar ve bazı kültür ortamlarına antibiyotik eklenmesi gibi uygulamalar da gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla enfeksiyon riski oldukça düşüktür fakat yine de mikroorganizmaların anneye geçişi ile birlikte enfeksiyonların ortaya çıkma ihtimali her zaman mevcuttur.
Tüp bebek tedavilerinde yumurta toplama, yumurta yerleştirme gibi işlemler sırasında vücuda uygulanan cerrahi aletler ve bunun yanında vücutta hali hazırda mevcut olan ancak ortaya çıkmamış olan bakteriler nedeniyle her zaman bir enfeksiyon riski mevcuttur. Bilhassa yumurta toplama sırasında yaşanabilen bu sorun, yumurtalık bölgesinde enfeksiyon ile sonuçlanabilmektedir ancak her 100 vakadan 1 tanesinde karşılaşılan bu durumun hayati bir riski mevcut değil.
Uzmanlar tüp bebek tedavisi sırasında anne adayının doğru ilaçları doğru miktarda kullandığından emin olmak zorundalar ve bu nedenle tedavi sürecinde antibiyotik alımı da reçete edilebilmekte, böylece enfeksiyonlar önlenmektedir. Bazı durumlarda laparoskopik yöntemler kullanılarak apse yapan bölgenin temizlenmesi de hedeflenmektedir ancak böylesi ciddi vakaların görülme oranının çok çok düşük olması, tedavinin genellikle bu raddeye gelmesine engel olmaktadır.
Ülkemizde faaliyet gösteren tüp bebek merkezleri, gerekli sağlık ve hijyen koşullarını karşılamak zorundalar ancak yine de anne baba adaylarının referansı olan merkezlerle birlikte çalışmaları ve kendini kanıtlamış uzmanlar ile tüp bebek tedavisine girişmeleri daha doğru olacaktır. Ayrıca merkezde çalışan diğer personellerin de hijyenlerine dikkat etmeleri gerektiği için bir kaç tüp bebek merkezi gezdikten sonra bunlar arasında göz kararı bir tercih yapmak da yerinde olacaktır.
Bazı merkezlerin daha geniş bütçelere sahip olmaları nedeniyle daha fazla imkanı hastalarına sunmaları, bazılarının ise biraz daha asgari gereksinimleri karşılıyor durumda olmaları, enfeksiyon riskinin de değişim göstermesine neden olabilmektedir. Bilhassa çok kalabalık olan ve herkesin yoğun talep gösterdiği merkezlerde, dışarıdan içeriye bakteri ve mikroorganizma girişi daha mümkün olduğundan, elden geldiğince düşük yoğunluklu merkezleri tercih etmek de riskleri bertaraf etmenize yardımcı olacaktır.
Tüp bebek tedavisinde uzmanın deneyimleri de bilhassa yumurta toplama ve embriyo yerleştirme aşamalarında enfeksiyon riskini azaltabilmektedir. Çünkü bu işlemler sırasında iğnenin yanlış organlara dokundurulması, bazen bağırsak gibi organlarda küçük da olsa delikler ve hasarların meydana gelmesi, enfeksiyon ihtimalini ciddi anlamda arttırmakta ve daha sonra bir de tedavi gerektirmektedir. Genel sağlık durumu kötü olan anne adaylarında ve aşırı kilolu veya aşırı zayıf olanlarda da enfeksiyon riskinin daha yüksek olduğu unutulmamalı.