Halk arasındaki adıyla bebeğin eşi, tıbbi bir terim olarak plasenta, hamilelik dönemi süresinde bebek ve anne arasındaki alışverişi yürüten organdır. Plasenta, normal dönemde kadınlarda bulunan bir organ değildir, kadının gebe kalmasıyla birlikte oluşmaktadır. Aslında bebekle birlikte gelişir ve büyür demek daha doğru olur. Aynı bağlamda bebek, anne karnından çıkarıldıktan sonra da plasenta çıkarılır. Normal doğumda rahimden çıkan plasenta, sezaryen doğumda ise tıpkı bebek gibi karından alınır. Plasentaya, bebeğin eşi de denildiği için genellikle plasentanın da bebekle yaklaşık aynı kiloda olduğu düşünülür. Hatta doğumda alınan kilolar hesaplanırken; örneğin “2,5 kilo bebek, bir o kadar da bebeğin eşi var” şeklinde anlatılır. Oysaki plasenta, ortalama yarım kilogram ağırlığında, 20 -25 santimetre çapında ve 2 -3 santimetre kalınlıktadır.
Plasenta nasıl oluşur?
Anne ve baba adayları korumasız cinsel ilişkiye girdiklerinde, sperm yumurtayı döllediyse gebelik durumundan bahsedilir. Sperm ve yumurtanın birleşiminden oluşan hücre bölünerek çoğalmakta, blastokist adı verilen hücreler topluluğu meydana gelir. Bu hücrelerden bazıları farklılaşır ve plasentayı oluşturur, diğerleri ise bebeği, embriyoyu oluşturur. Plasentayı oluşturan hücrelere trafoblast hücreler adı verilir. Bu bakımdan aslında plasenta ve bebeği, fetüsü oluşturan “şey” döllenmiş yumurtadır. Bebeğin göbeğinde bir kordon bulunur ve bu kordon bebek ile plasentayı birbirine bağlar.
Plasenta ne işe yarar?
Plasenta, gebeliğin başından sonuna kadar anne ve bebeği birbirine daha çok bağlayan aralarındaki alışverişi yürüten bir organdır. Bebeğin ihtiyaç duyduğu tüm besinlerin, oksijenin, glikozun, proteinlerin, vitaminlerin, minerallerin anneden bebeğe ulaşmasını sağlayan organ plasentadır.
Bebek, yiyip içen, nefes alıp veren bir canlı olduğu için elbette ki atıklar üretmektedir. İşte bu atıkların vücut dışına atılabilmesi için de plasentaya ihtiyaç var. Bebeğin atıklarının ve karbondioksitinin de anneye geçmesi yine plasenta sayesinde olacaktır. Yani aslında plasenta, bebeğin yaşam kaynağını ona ulaştıran aracıdır. Şöyle ki; plasentada çok ince damarlar bulunmaktadır. Bu damarlardan geçen kan sayesinde anne ve bebek bu alışverişi gerçekleştirebilir.
Hamilelik döneminin sorunsuz bir şekilde devam edebilmesi için progesteron, östrojen ve HCG hormonlarının yeterince üretilip salgılanmasına ihtiyaç vardır. İşte bu progesteron hormonunun üretilmesi ve salgılanmasından plasenta sorumludur. Hamileliğin ilk dönemlerinde, henüz plasenta tam olarak oluşmamışken progesteron hormonunu, gebeliğin başlarında yumurtalıkta oluşan bir çeşit kist olan korpus luteum salgılamaktadır. Gebelik süreci ilerledikçe korpus luteum kaybolur ve plasenta da büyümüş olur. İşte bundan sonra progesteron üretiminden plasenta sorumludur.
Plasenta; progesteron hormonunun yanı sıra östrojen hormonunun da üretilmesi ve salgılanması görevini üstlenir. Gebelik döneminde östrojen hormonu da plasenta sayesinde salgılanır.
Hamilelik durumunun varlığını, yokluğunu belirlemek için kanda HCG (human koryonik gonadotropin) hormon varlığı, düzeyi araştırılır. Döllenme gerçekleşip de gebelik rahim iç tabakasına yapıştığı andan itibaren plasenta HCG üretimine başlamaktadır. Aslında plasenta daha gebeliğin ilk günlerinden itibaren HCG salgılar ve bu HCG de ilk başta progesteron hormonunun salgılanmasından sorumlu olan korpus luteumun bir süre daha devam etmesine ortam sağlar. İşte bu sayede de plasenta gelişip progesteron üretebilecek hale gelinceye kadar progesteron üretimi devam eder. Dolayısıyla düşük ya da bebeğin anne karnında ölmesi de önlenmiş olur.
Plasenta tarafından üretilen diğer hormonlar da; Human Plasental Laktojen ve relaksin adlı hormonlardır. Bunlar da gebeliğin sağlıklı bir şekilde devamı için önemlidir.
Plasenta ne zaman ayrılır?
Plasenta, gebeliğin başından sonuna kadar bebekle birliktedir. Bebek dünyaya gelirken bebekten ayrılır, doğumdan sonraki 5 dakika içinde anne karnından ayrılır. Normal doğumlarda genellikle bebeğin hemen ardından annenin rahminden tıpkı bebek gibi çıkan plasenta, sezaryen doğumda da tıpkı bebek gibi doktor tarafından rahimden çıkarılır.
Ancak çok nadir olsa da plasentanın ayrılma süresi uzun zaman alabiliyor. Eğer plasenta kendiliğinden düşmezse, ayrılmazsa, rahim duvarına, rahme yapışıksa doktor ya da ebe tarafından halas veya ameliyatla alınır.
Normal olmayan plasenta tipleri nelerdir?
Plasentanın iki ayrı lobdan oluştuğu ve her iki lobun yaklaşık olarak aynı boyda olduğu durumlarda plasenta bipartitadan (bilobüle plasenta) bahsedilir. Ancak plasentada ikiden fazla lob varsa mutilobüle plasentadan bahsedilir. Bir de iki lob da aynı boyda değil, biri küçük, diğeri büyükse suksentriata diye adlandırılır.
Fatal membranların villuslarla kaplandığı durumdur. Bu duruma plasenta previa ve akreata da eşlik edebiliyor.
Anulrer, ring veya zonary olabilir.
Pencereli plasenta diye adlandırılır.
Fetal membranların plasentanın fetal yüzünü tamamen kaplamadığı durumda ortaya çıkar. Plasentanın etrafı halka şeklinde çevrelenmiş ve ortası da çöküktür. Sirkumvallat plasenta vakasının hakim olduğu gebeliklerde; abortus, IUGR, preterm doğum, fetal kalo atım trase bozukluğu, dekolman, konjenital anomali ve fetal ölüm riski gibi pek çok ciddi riskin arttığı biliniyor.
Aslında yapı olarak sirkumvallat plasenta gibidir ve fetal membranlar plasentanın fetal yüzünü tamamen kaplamamıştır. Ancak plasentanın kenarında plikasyon yoktur ve dolayısıyla da ortasında çukur bulunmaz.
Plasenta yaşlanması
Plasenta, gebeliğin başlamasıyla birlikte oluşmaya başlar, kısa sürede büyür, gelişir, doğuma çok kısa süre önce de yaşlanmaya başlar. Zira kısa süre sonrasında doğumla birlikte vücuttan dışarı çıkacaktır. Ancak bazı gebeliklerde plasenta, beklenenden çok daha kısa süre içinde, hızlıca yaşlanır ve bu da aslında önemli bir sorundur.
Anne adaylarının gebelik döneminde kesinlikle uzak durmaları gereken, hem bebeğin hem de kendilerinin sağlığını olumsuz etkileyen bazı zararlı maddeler, durumlar vardır. İşte bunlar sigara ve alkol kullanımı, aşırı yorucu bir hayat ve sağlıksız beslenme şeklinde sıralanabilir. Sağlıksız yaşam ve beslenme alışkanlıkları, özellikle de sigara ve alkol kullanımı plasentanın erken dönemde yaşlanmasına sebep olabiliyor. Bu bakımdan özellikle gebelik döneminde bu maddelerden uzak durmak önerilir.
Bazı anne adayları ise tüm sağlıklı beslenme ve yaşam koşullarına sonuna kadar riayet ettikleri halde plasenta yaşlanması yaşanabilir.
Plasenta yaşlanması ne zaman risklidir?
Eğer gebeliğin son ayı içinde plasenta yaşlanmışsa bu normal, ancak ilk aylarda yaşlanma görülmüşse bu erken ve sağlıksız olarak kabul edilir. Bu bakımdan gebeliğin 32. haftası önemli bir sınır kabul edilir. 32. haftadan önce fark edilen plasenta yaşlanması riskli, 32., hatta 33. haftadan sonrası ise normal karşılanabilir. Genel olarak sigara bağımlısı anne adaylarında görülen bu plasenta yaşlanması, bebek ve anne adayının sağlığı için tehlikelidir.
Plasentanın erken yaşlanmasının riskleri nelerdir?