Gebelik döneminde anne adaylarının bebeklerinin sağlıkları hakkında her zaman endişeli oldukları bir gerçek. Dolayısıyla bu dönemde bebeğin sağlığının doğru bir şekilde tespit edilebilmesi için çok sayıda farklı araç ve test kullanılıyor. Bilhassa kromozomal gelişim bozukluklarının tespitinde kullanılan ikili tarama testi ve son zamanlarda daha yaygın hale gelmeye başlayan üçlü tarama testi, bebeğin doğumunun ardından kromozomal hastalıklarla karşı karşıya kalma riskinin ölçülmesini sağlıyor.
Üçlü tarama testi hem Down Sendromu hem de Edwards Sendromu adı verilen iki kromozomal anomalinin risk düzeyinin ölçümü için gerekli imkanları sunuyor ancak ikili tarama testine ek olarak nöral tüp defektinin de tespitine imkan tanıyor. Dolayısıyla üçlü tarama testinin biraz daha geniş kapsamlı olduğunu belirtmek gerek.
Lakin, testin bu gelişim bozukluklarına karşı kesin bir tanı koymadığını da unutmamak lazım. Üçlü tarama testi sonucunda belli başlı riskler tespit ediliyorlar ve risk düzeyi belli bir miktarın üzerinde olan gebe kadınlarda daha ileri tahlillerin uygulanmasına başlanıyor. Yani üçlü testte yüksek risk çıksa bile bebeğinizde herhangi bir problem bulunmaması çok yüksek bir ihtimal.
Bu kesin tanının konulabilmesi için amniyosentez yani amniyon sıvısından bir miktar sıvı çekilmesi ve bu sıvıdan bebeğin kromozomlarının incelenmesi uygulaması gerçekleştirilmektedir. Üçlü testte nöral tüp defektlerinin tespitinin sağlanması ise AFP ölçümü ile gerçekleştirilmektedir. Böylece bebeğin sinir sistemi ve omurilik hasarları hakkında fikir edinilebilmektedir.
Üçlü tarama testi gebeliğin 16. ila 20. haftaları arasında yapılmaktadır ancak bunları bir iki hafta içeri veya geri çekilmesi de mümkün olmaktadır. Testler sırasında anne adaylarının korkmaları gereken herhangi bir şey mevcut değildir çünkü sadece çok az bir miktar kan alınması testlerin gerçekleştirilmesi için yeterlidir.
Üçlü tarama testinin bazı ek gelişim bozukluklarının risklerinin ölçümüne katkı sağladığı bir gerçek ancak uygulamanın en büyük dezavantajı, ikili tarama testine göre daha geç haftalarda gerçekleştirilmesi. İkili tarama testi 12. haftada uygulanabiliyor ve böylece bebeğin gelişimine dair bir ay önceden fikir edinebilmek mümkün oluyor. İkili tarama testinin kromozomal anomaliler hususunda daha hassas bir sonuç verdiğini de es geçmemek gereklidir.
Üçlü tarama testi ve ikili test, asla kesin bir sonuç vermez ve elde edilen bulguların hem ultrason hem de CVS veya amniyosentez ile desteklenmesi gerekir. Uzmanlar %70’e varan oranlarda tespitin mümkün olduğunu belirtiyorlar ancak tarama testlerinde yüksek risk altında görünen bebeğiniz, doğduktan sonra herhangi bir gelişim bozukluğu göstermeyebilir.
Araştırmalar, üçlü testte her üç down sendromlu bebekten bir tanesinin yüksek risk göstermediğini belirtiyorlar. Yani üçlü test uygulandığında bile anne adayının kan değerleri kromozomal bozuklukları belli etmeyecek şekilde olabiliyor. Üçlü testin tek başına kullanımı bu nedenle pek önerilmemektedir ve bir kaç hafta öncesinde ikili test yapılması, ardından üçlü test ile yeniden risk ölçümü tavsiye edilmektedir.
Üçlü tarama testinde bebeğin bulunduğu rahme herhangi bir işlem uygulanmamaktadır ve sadece anne kanından bir miktar alınarak hormon düzeyleri ile bazı kimyasallara bakılmaktadır. Dolayısıyla uygulamanın bebeği herhangi bir şekilde etkileme riski mevcut değildir. Ancak risk düzeyi yüksek çıkarsa ve amniyosentez uygulaması önerilirse, amniyosentezin düşüğe veya erken doğuma sebep olabilme ihtimali her zaman mevcuttur. Doktorlar amniyosentez konusunda hastalarını bilgilendirmekte ve onların rızası olmadan bu uygulamayı gerçekleştirmemektedirler.