Ortalama 9 ay 10 gün ya da 40 hafta süren gebelik süreci, anne adayının yaşamında pek çok şeyi değiştirmektedir. Hamile olan kadınlar fiziksel, ruhsal ve zihinsel anlamda çok sayıda değişiklik yaşamaktalar. Bu değişimlere ayak uydurmak da hem bünyelerini hem de zihinlerini oldukça zorlamaktadır. Örneğin basit bir soğuk algınlığı durumu normalde 3 – 4 günde kendiliğinden geçiyorken gebelikte bu süre çok daha uzun ve zorlu olabiliyor.
Elbette ki, hamilelik bir hastalık süreci değildir. Ancak olabildiğince fazla özen gösterilmesi gereken bir dönemdir. Hamilelik sırasında anne adaylarının vücudu bu yepyeni hayata uyum sağlamak ve bebeği de hesaba katarak beslenmek durumundadır. İşte bunlar da zorunlu bir değişime işarettir. Gebeliğin rutininde yaşanan değişimlerle uyumlu bir beslenme ve yaşam standardı izlenmediği zaman da tüm bu değişiklikler anne adayının sağlığını tehlikeye atabilir.
Hamilelik dışındaki dönemlerde olduğu gibi hamilelik döneminde de bağışıklık sistemi anne adayını hastalıklardan korumak için savaşmaktadır. Ancak ne kadar çok dikkat edilirse edilsin, gebelikte normalden daha sık hasta olunduğu da bir gerçektir. Çünkü anne adaylarının bağışıklık sistemi gebeliğin özellikle ilk dönemlerinde zayıflıyor, hassaslaşıyor. Anne adayının rahminde her geçen gün büyüyen bebek, yabancı hücrelerden oluşmakta, gebelikte bağışıklık sistemi bu hücreleri ilk başta savaşılması gereken düşman olarak algılamakta ve onlara saldırmaktadır. İşte bu sebeple de hamilelikte bağışıklık sistemini korumak, güçlendirmek hem anne adayının hem de bebeğin sağlığı ve güvenliği için önemlidir. Özellikle de mevsim geçişlerinde, serin ve soğuk havalarda soğuk alınlığı ve grip gibi bulaşıcı, salgın vakalara dikkat etmek gerekiyor. Hamilelik döneminde anne adaylarının bu hastalıklara karşı dikkatli olması ve bağışıklık sistemini güçlü tutması önem taşıyor.
Kişinin bağışıklık sisteminin güçsüz olması, hayatın her dönemi için tehlikeli ve riskli iken, gebelikte bu çok daha ciddi bir öneme sahip oluyor. Zayıf bir bağışıklık sistemin gebeliği daha zahmetli ve zor bir hale getirebilirken, bebeğin sağlığı ve gelişimi için de sorun teşkil eder. Gebelikte zayıf bir bağışıklık sistemi genel olarak;
Hepatit A, Herpes ve sıtmadan kaynaklı enfeksiyon riskini artırır.
Anne adayının vücudunda iltihaplanma eğilimi artar.
Bazı vakalarda değişen bağışıklık sistemi uyaranlara daha fazla tepki verebilir.
Anne adayının tansiyonunun aşırı yükselmesine neden olabilir.
Vücudun soğuk algınlığı ve nezle gibi basit hastalıklarla mücadele etmesi zorlaşır.
Yukarıda sıralandığı gibi hamilelikte zayıf bir bağışıklık sistemine sahip olmak demek, anne adayının pek çok hastalığa daha kolay yakalanması demektir. Zira anne adaylarının gebelik dönemi süresince birkaç kez gribe yakalanmaları da bağışıklık sisteminin zayıflaması ile ilgilidir.
Küçük, büyük, hasta, sağlıklı ya da hamile herkesin bağışıklık sistemini güçlü tutmak için yapabileceği en doğru şeylerden birisi sağlıklı ve doğal besinler tüketmektir. Bu bakımdan hamileler bağışıklık sisteminizi güçlendirmek için öncelikle beslenme alışkanlıklarını doğru yönde değiştirmeliler.
Hamilelikte bol bol sebze ve meyve tüketmeye çalışmak sağlıklı bir metabolizma ve güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmak demektir. Taze sebze ve meyveler doğadaki en iyi antioksidan kaynağıdır ve bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Vitamin ve mineral deposu olan taze sebze ve meyveler, vücutta enfeksiyonlara karşı doğal bir koruma sağlar.
Bağışıklık sistemini güçlendirmenin en önemli etkeni olan sağlıklı beslenme programında yeşil yapraklı sebzeler, narenciye ve sarımsağın düzenli olarak tüketilmesi çok etkili olmakla birlikte sağlıklı beslenmenin vazgeçilmezleri olan et, tavuk, yumurta, keten tohumu yağı, fındık gibi gıdalar da bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Zira burada adı geçen besinler vücuda sağlıklı yağ asitleri, A, B6, B12, C ve D vitaminlerinin yanı sıra pek minerali de sağlamaktadır.
Yukarıda sayılan sağlıklı besinlerin tam aksi olarak; fazla şekerli, yağlı, tuzlu paketli hazır besinlerin tüketiminin vücutta iltihaplanma riskini artırabileceği, bağışıklık sistemini de zayıflattığını gösteren bilimsel çalışma sonuçları bulunmaktadır.
Tüm bunlardan yola çıkılarak bağışıklık sistemini güçlendirecek sağlıklı beslenmeye dair önemli hususlar şu şekildedir:
Su, vücudun temizlenmesi, detoksu için en önemli maddedir. Yeterince su tüketerek başta bağışıklık sistemi olmak üzere sindirim sistemi ve üreme sisteminin de fonksiyonlarını desteklemek mümkündür. Bu bakımdan anne adayları gebelikte yeterince su tükettiğinden emin olmalılar.
Ton balığı, kılıçbalığı gibi büyük balıkların içerdiği cıva oranı çok yüksektir ve bu da gebelikte zararlıdır. Bu sebeple hamilelikte somon, uskumru, alabalık, sardalye gibi küçük ve yağlı balıklar tüketerek bağışıklık sistemini güçlendirmek önerilir.
Bağışıklık sisteminin güçlü olması büyük oranda bağırsakların sağlıklı çalışmasıyla ilgilidir. Bu sebeple de hastalıkların önlenmesi için bağırsak sağlığının desteklenmesi gerekir. Bunun için herkes ve özellikle de hamileler yeterli miktarda A vitamini alarak bağırsak yolundaki duvar hücreleri desteklemeli ve yeterince su tüketerek bağırsakların çalışma hızını artırmalıdır. Ayrıca kefir ve yoğurt gibi kültürlü süt ürünlerinde bulunan probiyotikler de gebelikte bolca tüketildiğinde bağırsak sağlığı olumlu yönde etkilenir.
Kuruyemişler, bağışıklık sisteminizi güçlendirmede çok etkilidir. Özellikle de çiğ badem ve ceviz soğuk algınlığı ve gribe karşı hamilelikte anne adayını korur. Çünkü bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara yakalanma riskini azaltır, virüslerin vücutta yayılmasını önlemeye yardımcı olur. Badem; içerdiği manganez, riboflavin ve bakırla kemikleri ve dişleri güçlendirerek, beyin fonksiyonlarını da iyileştirir.
Hamilelikte anne adaylarının D vitamini desteği almaları tavsiye edilir ve buna genellikle emzirme döneminde de devam edilir. D vitamini genel vücut sağlığı için faydalı olmakla birlikte soğuk algınlığı, grip ve enfeksiyonlara karşı da vücudu güçlendirerek koruma sağlar. Özellikle de güneş ışınlarından yeterince D vitamini alamayan hamile kadınlar mutlaka D vitamini açısından zengin beslenmeli, yağlı balıklar ve yumurtayı bolca tüketmeli ve doktorun önerisiyle D vitamini takviyesi almalılar.
Hamilelikte balık tüketimi çok önemlidir. Zira bazı balık türleri çok faydalı olduğu için kesinlikle tüketilmeli, bazıları ise zararlı etkilerinden dolayı gebelikte asla tüketilmemelidir. Örneğin yukarıda da anlatıldığı üzere cıva oranı çok yüksek olan kılıç balığı, köpek balığı, kiremit balığı, kral uskumru balığı ve ton balığını hamilelikte tüketmekten kaçınmak çok önemlidir. Zira cıva oranı yüksek olan bu balıklar anne karnındaki bebeğin beyin gelişimine zarar verebilir. Oysaki küçük ve yağlı balıklar olan somon, uskumru, alabalık, sardalye, hamsi gibi balıklar ise gebelikte haftada 2 kez tüketilmelidir.
Çinko, bağışıklık sistemini destekleyen bir mineral olduğundan soğuk algınlığı ve grip gibi vakalarda hem koruma sağlar hem de bu tür sorunların daha hızlı iyileşmesine yardımcı olur. Vücudun DNA fonksiyonları, vücudun onarım ve üretim işlemleri için belli bir miktar çinkoya ihtiyacı vardır. Bu bakımdan çinko, hamilelikte alınması gereken temel minerallerden birisidir. Süt ürünleri, bazı kabuklu deniz ürünleri, baklagiller, kuruyemişler, buğday tohumu gibi tahıl ürünleri de çinko bakımından zengin olduğundan gebelikte tüketilmesi önerilir.
Hamilelikte anne adayı normalden çok daha fazla yorulur, halsizleşir ve dinlemeye ihtiyaç duyar. Bu süreçte bağışıklık sistemini güçlendirmek için sağlıklı beslenmenin yanında yeterli sürede uyumak ve gün içinde yeterince dinlenmek önerilmektedir. Zira uyku eksikliğinin bağışıklık sistemini zayıflatabildiği bilimsel bir gerçektir.