Bağışıklık sistemi kişinin vücudunun kendisini dışarıdan gelen tüm olumsuz faktörlere karşı koruyabilme gücüdür. Sağlıklı her insanın vücudu hastalıklardan gelen saldırılara karşı kendi kendini doğal savunma sistemine sahiptir. Hamile olan kadınların da bağışıklık sisteminin güçlü olması demek, bu süreçte hem anne adayının hem de bebeğin korunması demektir. Ancak kadın hamile kaldığında vücudunda o bedenin sahip olduklarından farklı bir birey oluşuyordur. Anne adayının bebekten farklı genetik özelliklere sahip olmasından dolayı bağışıklık sistemi tarafından bebek “yabancı” olarak algılanır. Gebeliğin başından doğuma kadar annenin bağışıklık sistemi bu yeni oluşumun farkında olmalı ve bu “istilayı” kabul etmelidir. Her bir faktörün olumlu gittiği gebeliklerde bu kabullenme konusunda sorun yaşanmaz. Ancak gebeliğe engel bir sorunu olan anne adaylarına uygulanan tüp bebek tedavisinde bağışıklık sistemi ve anne rahmine transfer edilen embriyonun olumlu etkileşim göstermesi gerekir. Ancak bu şekilde sağlıklı bir gebelik ve canlı bir doğum söz konusu olabilir.
Natural killer hücreler vücudu korur!
İnsan vücudundaki “natural killer hücreler” adı verilen bağışıklık hücreleri, vücuda dışarıdan gelen yabancı maddeleri ve kanser hücrelerini ortadan kaldırabilme özelliğine sahiptir. Kişinin kanındaki natural killer hücreler doğumla birlikte doğal olarak kazanılan ve bağışıklık sisteminde hayati bir rol oynayan hücrelerdir. Natural killer hücreler, kişinin kan dolaşımına girmeden önce kemik iliği, dalak ve vücudun diğer bölgelerinde üretilen lenfositler, yani beyaz kan hücreleridir. Bu hücrelerin vücuttaki bulunma amacı, öncelikle vücuda ait olmayan hücreleri tanımak ve onları zamanında yok etmektir. Vücutta oluşan tümörler, virüsler, bakteriler natural killer hücreler tarafından etkisiz hale getirilirler.
Yukarıda anlatılan ve sağlık açısından çok ciddi öneme sahip olan natural killer hücreler, tüm yaşam boyu olduğu gibi gebelikte de önemli bir rol oynar. Bu hücreler anne adayının rahminin içindeki bağışıklık hücrelerinin % 90’ını oluşturmaktadır. Bu bakımdan aslında üreme ile ilgili, doğurganlık ile ilgili bir problemi olan, tekrarlayan düşük veya tekrarlayan tüp bebek tedavisi başarısızlığı yaşayan kadınların natural killer hücreleriyle ilgili bir sorun yaşıyor olma riski yüksektir.
Gebe kalmak isteyen kadınların vücudunda ve rahminde yüksek oranda natural killer hücre aktivitesi varsa bu durum bebeğin rahme tutunmasını olumsuz etkiler. Bebeğin rahme tutunması zorlaştığı için de gebeliğin tutunması zorlaşır ve bunun sonucunda düşük gerçekleşir. Natural killer hücreler, anne adayının vücuduna her hangi bir yabancının girmesine izin vermez, düşük ve kısırlığa yol açabilir. Natural killer hücrelerin yarattığı sorunun önlenmesi ve tedavi edilmesi durumunda kadının doğurganlığı artar. Anne adayının rahminde natural killer hücrelerin oranı yüksek olması sorunu için tedavi sunan sağlık kurumları, genellikle bu hizmeti tüp bebek tedavisi ve diğer yardımcı üreme teknolojileri ile birlikte sunmaktalar.
Tüp bebek tedavisinde, anne adayının bağışıklık sistemine bağlı sorunun en yaygın nedenlerinden birisi bebeğin rahime tutunmakta zorlanmasıdır. Böyle bir durumda başarılı bir transfere zarar veren husus anne adayının bağışıklık sisteminde var olan anormalliklerdir.
Her bir bireyin vücudundaki natural killer hücrelerinin seviyeleri birbirinden farklıdır. Kişinin yaşam boyu geçirdiği hastalıklar, tedavilerde kullandığı ilaçlar, kanser ve bağışıklık sistemi hastalıklarına maruz kalmış kişilerde oran farklıdır. Vücudunda natural killer hücreleri yüksek olan kadınlarda embriyoya saldıran ve tutunmayı önleyen çok fazla bağışıklık faktörü üretilmektedir. Kadında yabancıya saldıran natural killer aktivitesi normalden yüksekse embriyo tutunamaz, erken gebelik döneminde de düşükle sonuçlanma riski yüksektir. Bu tür durumlarda gebelik devam etse de sonrasında annenin veya bebeğin sağlığında komplikasyonlar oluşabilir. Doğal yolla gebelik elde edemeyen kadınlarda özel testler uygulanarak bu tür sorunların ortaya çıkma riskinin yüksek olup olmadığı belirlenebilir. Bu testin sonucunun yüksek çıkması durumunda annedeki uygun bağışıklık tepkisini uyaran tedavi ile sağlıklı bir hamilelik ve doğum şansı artabilir.
Natural killer hücreler nasıl test edilir?
Kadının gebe kalmasını, embriyonun rahme tutunmasını zorlaştıran natural killer hücreler, rahim zarında bulunmaktadır. Rahim zarındaki bu hücrelere uterus natural killer hücreler adı verilir. Kadının rahminde bu hücrelerin oranını belirlemek için, anne adayının rahim zarından bir numune alınır ve analiz için patoloji laboratuvarına gönderilerek tespit edilir. Bu testte kadının damarındaki kandaki naturel killer hücrelerinin sayısı, rahimden alınan biyopside tespit edilen rahimdeki natural killer hücreleri ölçülür.
Kadının rahmindeki natural killer hücre sayısı, testin adet döngüsüne olan uzaklığı ve test edilen epitelyum tabakasına bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Bu konuda yapılan çalışmalar, tüm koşulların normal seyrettiği sağlıklı kadınlardaki damarındaki kandaki hücrelerin yüzdesi % 10 civarındadır. Bu değerin üzerinde bir değer elde edilmesi, % 12’nin üzerinde bir değer görülmesi “yükselmiş” olarak kabul edilir. Bu tür vakalarda gebelik için takip ve tedavi gerektir.
Bu testle birlikte kısırlık, tekrarlayan düşük ve başarısız tüp bebek tedavilerinde hayati bir rol oynayan natural killer hücrelerinin biyolojik göstergeleri TH1, TH2 göstergeleri ile de belirlenebilir, ölçülebilir. Tiroit değerleri de normal aralık dışında olan anne adaylarında bebeğin tutunması normalden daha zor olur.
Bağışıklık sistemindeki natural killer hücrelerden kaynaklanan sorun nasıl tedavi edilir?
Natural killer hücrelerin gebeliğin oluşmasında ve devamında önemli bir rol oynadığı çok uzun yıllardır bilinmektedir. Yaklaşık 50 yıl önceden kadının rahmindeki natural killer hücrelerine benzer özelliklere sahip hücrelerin varlığı keşfedilmiştir. Anne adayının rahmindeki bu hücreler yeni oluşan embriyoyu “yabancı” olarak algılamakta ve düşük riski ile sonuçlanabilen şiddetli bir saldırı başlatmaktadır.
Böyle bir sorunun tespit edilmiş olması durumunda uzmanlar genellikle steroid tedavileri, intralipidler veya intravenöz immünoglobülin uygulanmasını tercih eder ve önerirler. Kısırlık, tekrarlayan düşük veya tüp bebek tedavisi başarısızlığı olan ve yüksek oranda natural killer aktivitesi tespit edilen kadınların vakit kaybetmeden tedavi edilmesi gerekiyor. Bu tedavilerde, steroid gibi immünosupresif ilaçlar en doğru ve etkili tedavi seçeneği olarak kullanılır.
Yukarıda anlatılan tedavi klasik bir natural killer hücrelerin fazlalığı sebebiyle gebelik elde edememe ya da gebeliğin devam edemeyişi vakasında kullanılmaktadır. Ancak diğer tüm sağlık sorunlarında olduğu gibi bu sorunda da her bir vaka, her bir kadın ayrı ayrı gözden geçirilmeli, riskler ve yan etkiler de dahil olmak üzere uygun tedavi planı hazırlanmalıdır. Bu konuda iyileştirici etkisi yüksek olası tedaviler; steroidler ve Intralipid intravenöz infüzyonu şeklindedir. Soya alerjisi olan kadınlarda ise damar içi immünoglobülin daha doğru bir yaklaşım olur.
Steroidlerle natural killer tedavisi
Steroidler bazı tedavilerde kullanılmakla birlikte, uzun süreli steroid tedavileri birtakım komplikasyonlar barındırmaktadır. Steroid tedavileri; sıvı ve elektrolit bozuklukları, yüksek kan şekeri seviyeleri, idrarda anormal glikoz miktarı, enfeksiyona aşırı duyarlılık, peptik ülser, osteoporoz, davranış bozukluğu, sinirlilik, uykusuzluk, ruh halindeki değişiklikler, katarakt ve cilt esneme izleri gibi ciddi sorunlara sebep olabilir. Ancak steroid tedavisi bırakılınca bu şikayetler kendiliğinden ortadan kalkar.
Aslında steroid tedavisinde ortaya çıkması muhtemel riskler doğru tedavi planı ile önlenebilir. Steroid tedavisi gören kişilerin zengin beslenme ve sağlıklı yaşam biçimi izlemesi, bazı tıbbi destekler alması ile olası yan etkiler ekarte edilebilir. Steroid tedavisinde potasyum takviyesi, beslenmede tuz kısıtlaması ve düzenli kan basıncı kontrolü de önem taşır. Ayrıca gebelikte natural killer tedavisinde ılımlı dozlarda steroid kullanılır ve plasenta, bebeğin eşi ilacın bebeğe geçmesini önler.
İntravenöz intralipid infüzyon ile natural killer tedavisi
Intralipid; soya fasulyesi yağı, yumurta fosfolipidleri ve gliserinin emülsiyonudur. Hayvanlar ve insanlar üzerinde yapılan araştırmalarından elde edilen veriler, İntravenöz İntralipid uygulamasının embriyo tutunmasını artırabileceğini gösteriyor. Vücuda verilen Intralipid anne adayının bağışıklık sistemini uyararak gebelik kaybına yol açabilecek etkenleri azaltır. Bilimsel araştırmalardan elde edilen son veriler Intralipid’in, natural killer oranını azaltarak embriyo tutunmasını arttırdığını ve hamileliğin devam etmesi için yeterli bir süre sağladığını gösteriyor.
İntravenöz intralipid infüzyon tedavisinin steroid tedavisi kadar fazla yan etkisi görülmez. Ancak nadiren de olsa ateş ve titreme, bulantı, kusma görülebilir. Bundan başka yan etkiler son derece nadir olarak, 1 milyondan infüzyonda 1 ortaya çıkmaktadır. Tedaviye aşırı duyarlılık durumunda; anafilaksi, cilt döküntüsü ve ürtiker, hızlı nefes alma gibi solunum semptomları, yüksek veya düşük tansiyon gibi dolaşım etkileri, karın ağrısı, baş ağrısı ve yorgunluk gibi semptomlar görülebilir. Ancak tüm yan etkiler göz önünde bulundurulduğunda Intralipid tedavisinin güvenlik düzeyinin çok yüksek olduğunu söylemekte fayda var.
Tüp bebek tedavisi ve bağışıklık sistemi ilişkisi
Doğal yolla gebelik elde edemeyen çiftlere uygulanan tüp bebek tedavisinin başarılı olabilmesi pek çok faktöre bağlıdır. Tüp bebek tedavisinde başarı oranının arttırılması için de anne adayının bağışıklık sistemi ile ilgili etkenler özellikle son yıllarda çokça araştırılıyor. Zaten her geçen gün tüp bebek tedavilerinde başarıyı artırmak için farklı yöntemler, tedaviler gelişmekte, uygulanmaktadır. Özellikle de tüp bebek hastalarında tekrarlayan tedavi başarısızlıkları veya tekrarlayan gebelik kayıpları üzerine çok fazla çalışma yapılmaktadır.
Tüp bebek tedavisinin başarılı olabilmesi için rahim iç tabakasında, endometriyumda ve kanda dolaşan naturel killer hücrelerin yoğunluğu önem taşıyor. Natural killer hücreler, doğal öldürücü hücrelerdir, bunlara katil hücreler adı da verilir ve bunların rahim içindeki ve kandaki yoğunluğu gebelikte önemlidir. Normalde vücuttaki önemli savunma alanlarından biri olan ve zararlı toksinlerin ya da kanser ile ilişkili hücrelerin vücuttan temizlenmesini sağlayan bu natural killer hücreler gebeliğin rahme tutunmasına engel olabilirler.
Normal şartlar altında anne adayının vücudu yeni oluşum olan bebeği, rahim dokusundaki reseptivite adı verilen alıcılarla doğal olarak çözebiliyor. Ancak bazı anne adaylarının rahmi bir seçim yapmadan her gelen embriyoyu iyi veya kötü olarak kabul edebiliyor. Böyle bir durumda gebeliğin sonraki süreçlerinde embriyodaki genetik bozukluklarından ötürü ya da savunma mekanizmalarındaki aşırı çalışmadan dolayı gebeliği reddeder. İşte bu durumda anne adayı tekrarlayan gebelik kayıpları yaşar. Bazı vakalarda ise embriyonun sağlıklısını da hastalıklısını da reddedebilir.
Tekrarlayan düşüklerde, tutunma sorununda yukarıda anlatıldığı gibi kadının rahim dokusundan küçük biyopsi alınır ve natural killer yoğunluğu test edilir. Ağrısız, sızısız olan bu işlem anne adayı için her hangi bir zorluk içermez. Test ortalama 10 gün içinde sonuçlanır ve elde edilen sonuca göre tedaviye başlanır.
Natural killer tedavisi embriyo transferi öncesinde başlar ve gebeliğin belli haftalarına kadar devam eder. Tedavide sıklıkla damar içine özel serum uygulamaları yapılırken, kimi zaman da uygun dozlarda tablet tedavileri yapılır. Tekrarlayan düşük sorunu olan kadınlarda tüp bebek tedavisinde natural killer testi ve sonrasında uygulanan tedavi gebelik başarısını artıran bir uygulamadır.