Gebelik süreci ortalama 40 hafta, yani 9 ay 10 gün kadar devam eden bir süreçtir. Tıbbi açıdan bakıldığında gebelik başlangıcı, hamileliğin gerçekleştiği adet döngüsünde, en son görülen adetin ilk günüdür. Bu nedenle gebeliğin birinci haftası aslında anne adayları henüz hamile değildir. Kadınlar, hamile kaldığı tarihi net olarak hatırlayamayabilir, ancak son adet tarihinizin ilk gününü daha kolay hatırlar. Bu bakımdan doktorlar anne adaylarının gebeliğini takip ederken hesaplarını son adet tarihinin ilk gününe göre yapar. Yani tıbbi gebelik haftası kadının son adet tarihinin ilk gününe göre hesaplanmaktadır.
Gebelikte yapılacak testler, anne adayında ve bebekte ortaya çıkan değişikliklerin yorumlanması ve muhtemel doğum tarihi de her zaman son adet tarihinize göre belirlenir.
Bir kadının tıbbi gebelik haftası hesabı yumurtlamanın adet döngüsünün 14. gününde olduğunu var saymaktadır. Ancak bazı kadınlarda yumurtlama beklenenden daha erken veya daha geç olabilir. Bu tür durumlarda ise daha ileri gebelik haftalarında doktor, gerçeğe yakın bir son adet tarihi oluşturarak takibin bu tarihe göre yapılması yoluna gidebilir.
Bu bakımdan genellikle anne adaylarının hamile kaldığı tarihe göre yaptığı hafta hesabı genellikle doktorun belirttiği gebelik haftasından iki hafta geridedir.
Son adet tarihi hesabına göre yapıldığında gebelik ortalama 40 hafta sürmekte ve bu sürenin ay karşılığı da 9 ay 10 gün şeklinde ifade edilmektedir. Gebelik süreçlerini ay şeklinde ifade etmek isteyen anne adaylarının bazıları, bir ayın 4 haftadan, yani 28 günden daha uzun olduğunu göz ardı ediyorlar. Bu sebeple de anne adaylarının hesabı ile doktorun gebelik hesabı farklılık gösterebiliyor.
Ultrason muayenesi ile doktorun yaptığı ölçümlere göre gebelik haftası hesaplanırken de yine tıbbi gebelik haftaları göz önünde bulunduruluyor. Bu bağlamda gebelik hesaplamalarında hafta hesaplaması daha mantıklı ve gerçekçi olduğundan anne adayları da tıbbi gebelik haftası şeklinde hesaplama yaparlarsa daha doğru olur.
Günümüzde gebelikleri hesaplarken her ne kadar gebelik haftaları kullanılarak ele alınsa da 9 aylık bu dönemi trimester adı verilen üç eşit dönemde de incelenebilmektedir. Trimester kelimesi Latincede “3 aylık dönem” anlamına gelmektedir. Bu sebeple de hamileliğin genel gelişimini betimlemede oldukça faydalı olur. Bu bakımdan genellikle 1. trimester (ilk üç aylık dönem) bebeğin organ gelişiminin başladığı ve tamamlandığı, anne adayının da hamileliğe uyumun gerçekleştiği süreç olarak bilinir. 2. trimester (ikinci üç aylık dönem) bebeğin hızla gelişimini sürdürdüğü dönemdir. 3. trimester (son üç aylık dönem) ise anne adayının ve bebeğin doğuma hazırlığının başladığı ve tamamlandığı dönem olarak tarif edilir.
Adet döngüsünün yaklaşık 14. gününde yumurtlama adı verilen süreç gerçekleşir. Bu olayda sağ veya sol Fallop tüpüne (kanalına) atılacak yumurta hücresi bu hafta içinde olgunlaşmaya başlıyor. Fallop tüpleri rahmin sağında ve solunda yer alan ince kanallardır ve rahim de bebeğin geliştiği yapıdır. Bu fallop tüplerinin içleri yumurta hücresini rahim iç tabakasına yönlendirecek tüycüklerle döşeli durumdadır. Rahim ise, pelvis adı verilen kemik çatısında yer alır. Bu alanda mesane (idrar torbası) ve kalın bağırsak ile rahim birbirlerine çok yakındır. İşte birbirlerine çok yakın oldukları için de rahim hamilelikte büyüdükçe rahme baskı yapar ve kadın sık idrar yapma ihtiyacı ortaya çıkar.
Bu süreçte her fallop tüpü de aynı taraftaki yumurtalık ile yakın temas halindedir. Fallop tüplerinin uç bölümünde bulunan hareketli saçaklar yumurtlamayla birlikte atılan yumurta hücresini yakalayıp içeri alarak burada ilerlemesini sağlar. Döllenme işlemi ise fallop tüpü içinde gerçekleşecektir. Yumurtlama esnasında serbest kalan yumurta hücresinin yumurtalık dokusundan karın boşluğuna düşmemesi için fallop tüplerinin saçaklarının onu yakalaması son derece önemlidir.
Yumurta hücresi, yumurtalıklarda bulunan ve olgunlaşmış haliyle 0.15 milimetre çapında olan bir hücredir. Bu hücre, adet döngüsünün ilk gününden itibaren olgunlaşmaya başlar ve olgunlaşma sürecinde folikül adı verilen içi sıvı dolu bir kesecik içinde bulunur. Bu folikül büyüyerek 18-20 milimetre çapına ulaştığında çatlar ve içindeki yumurta hücresi serbest kalır. İşte bu şekilde serbest kalan hücre fallop tüpünün içine düşer.
Kadının yumurtalığında folikülün çatladığı yerde sarı cisim (corpus luteum) adı verilen bir yapı oluşur. Bu yapı rahim iç tabakasını hamileliğe hazırlayan progesteron hormonu salgılamaktadır. Yumurta hücresinin içinde anne adayına ait kromozom ve genleri barındıran hücre çekirdeği ve hücreyi çevreleyen jelatin benzeri Zona Pelusida adlı kal çeperi bulunur. İşte buu kalın çeper, yumurta hücresinin içine döllenme sürecinde sadece bir sperm hücresinin girmesini sağlar ve hücrenin yalnızca insan spermi tarafından döllenebilmesini de garanti eder.
Yumurtlama olgusu beyinde bulunan hipotalamus bölgesinin denetimi altında gerçekleşir. Bu bölgeden hipofiz bezine giden emirle salgılanan FSH (folikül uyarıcı hormon) folikülün gelişmesini sağlar. Yumurtayı içinde barındıran folikül gelişimini tamamladığında salgıladığı östrojen hormonuyla çatlamaya hazır olduğunu bildirir. Ardından hipofiz bezinden salgılanan LH (luteinleştirici, yani sarı cisim oluşturucu hormon) folikülün çatlamasını ve yumurta hücresinin dışarı çıkmasını sağlar. Yumurta keseciği olan folikülün salgıladığı östrojen hormonu, aynı zamanda rahim iç tabakasını da hamileliğe hazırlar.
Yumurtlama işlemi tamamlandıktan sonra sarı cismin salgıladığı progesteron hormonu rahim iç tabakasına gebelik için son şeklini verir.
Gebelik planlanan dönemdeki bu sadet döngüsünde korunmayacaktır. İstekli ve bilinçli anne adayları kendinizi muhtemel bir gebeliğe hazırlamaktadır. Gebelik planladığı andan itibaren anne adayları yaşam biçimini gebeliğe uygun bir şekilde yeniden düzenlemeliler. Bu bağlamda alkol, sigara (pasif içicilik dahil) gibi alışkanlıklar varsa bunlar acilen bırakılmalı ve daha sağlıklı bir beslenme, daha iyi bir yaşam başlanmalıdır. Bu bağlamda unutulmamalıdır ki; anne adayının yanında günde 6 adet sigara içildiğinde bile anne adayı, bir sigara içmiş kadar etkilenmektedir.
Bunların yanında eğer anne adayının bir hastalığı varsa ilgili doktora gidip gebe kalmayı planladığını mutlaka bildirmelidir. Bu durumda doktor, anne adayına gebelikte kullanıma en uygun ilacı reçete edecektir.
Gebelik öncesi muayene; sağlıklı ve iyi bir gebelik dönemi geçirme, mükemmel bir doğum yapma ve sağlıklı bir bebek dünyaya getirme imkanını artırmaktadır. Gebelik öncesi muayenesi ve beraberinde yapılacak incelemelerle gebelikte çıkması muhtemel sorunlar önceden saptanabilir ve tedavi edilebilir.
Sağlıklı bir hamilelik geçirmek için; beslenme, iş yaşamı, günlük yaşam, cinsel yaşam gibi konular gebelik öncesi muayenede ayrıntılı olarak ele alınır.
Gebelik öncesi muayenenin diğer bir amacı da anne adayının gebelikte yaşayacağı muhtemel riskler hakkında bilgi sahibi olmasını sağlamak ve bunlar arasına giderilebilir olanları (kansızlık, idrar yolu enfeksiyonları, genital enfeksiyonlar, diş ve diş eti sorunları gibi) hamilelik başlamadan önce ortadan kaldırmaya çalışmaktır. Bu bağlamda yine eksik olan aşıların da önemli bir kısmı gebelik öncesinde tamamlanabilir.
Tüm bunların yanında şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, astım gibi çeşitli rahatsızlıklar veya yumurtalık kisti, miyom gibi jinekolojik sorunlar ya da aşırı kilolu olma, düşük kilolu olma, ileri yaşlarda olma, akraba evliliği, sizin veya eşinizin ailesinde var olan kalıtsal hastalıklar veya daha önceki gebelik(ler)de yaşanan sorunlar gibi durumlar kesinlikle gebelik öncesinde doktora bildirilmelidir. Bu tür durumlar çoğunlukla yüksek riskli bir gebelik soruna sebep olabilmektedir.