Bir bebek sahibi olmak isteyen çiftler için gebelik döneminin sağlıklı ve sorunsuz bir şekilde geçmesi çok önemlidir. Anne adayı gebe olduğunu öğrendiği andan itibaren, hatta gebelik planladığı andan itibaren büyük bir özenle tüm yaşamını, beslenme programını bebeğin daha sağlıklı olacağı şekilde düzenler. Anne adayının yeme, içme, uyku, iş ve sosyal yaşamı bebeğe odaklıdır. Gebelik süresince yaşanan en küçük bir değişiklik, farklı bir his bile anne adayının acilen doktora başvurmasını gerektiriyor.
Gebeliklerde en çok korkulan durumlardan birisi bebeğin gelişiminin yeterli düzeyde olmaması, düşük olması, bebeğin anne karnında ölmesidir. Ölü doğum denince, gebeliğin sonunda bebeğin canlı doğduktan sonra ölmesi durumu değil, bebeğin anne karnındayken ölmesi durumu kast edilmektedir. Gebeliğin 20. haftasından sonra bebeğin anne karnında ölmesi durumu için kullanılmaktadır.
Bebeğin anne karnında ölmesi durumu ortalama 200 hamilelikte bir rastlanan bir sorundur. Gebeliğin 20. haftasından önce anne karnında bebeğin ölmesi durumu ise ölü doğum olarak değil, düşük olarak adlandırılır. Gebeliğin 20. haftasından önceki haftalarda anne karnında bebeğin ölmesiyle gerçekleşen düşük vakalarında kürtaj yolu ile rahmin içi boşaltılır. Anne karnında bebeğin ölümü durumu, hamileliğin kaçıncı haftası içinde gerçekleştiğinin bilinmediği durumlarda ise, doktorlar ölü bebeğin kilosuna göre ölüm şeklini isimlendirir ve düşük mü, ölü doğum mu olduğuna karar verilir. Bu bağlamda; 500 gramın üzerinde ağırlığı olan bebek ölümlerine ölü doğum, 500 gramın altında ağırlıktaki bebeklerin ölümü ise düşük olarak adlandırılır.
Anne karnındaki bebeğin ölmesi durumu gebeliklerde en çok korkulan sorunlardan birisidir. Zira 20. haftaya kadar devam eden gebeliğin ani bir şekilde ölmesi anne ve baba adaylarını çok fazla üzmektedir. Anne karnında bebek ölümlerine sebep olan etkenlerin bir bölümü anne adayından kaynaklanırken, bir diğer bölüm ise bebekten kaynaklanmaktadır. Anne karnındaki ölümlerin yaklaşık % 25 ile % 40’lık bir bölümü bebek ile ilgili sebeplerden ortaya çıkıyor.
Bu sebepler içinde en ağırlıklı olarak da doğumsal yapısal anormaliler yer almaktadır. Tüm dünyada gerçekleşen bütün rahim içi ölümlerin ortalama % 30 kadarı bu anormaliler sebebi ile gerçekleşiyor. Anne karnında bebek ölümlerinin sebepleri içinde kalp kapakçığı darlığı gibi kalp anomalileri ve beyinde sıvı toplanması gibi beyindeki anomaliler en sık rastlanan sebeplerdir.
Anne karnında bebek ölümüne sebep olan etkenlerden birisi de bebeğin sırtında omurga üzerinde kapanmadan kalan bir delikten omuriliğin bir bölümünün dışarı fıtıklaşması olan spina bifida durumudur. Bu tür vakalar bebeğin anne karnında ölmesine sebep olabilir. Bu sorunun ortaya çıkma riskini en aza indirebilmek amacı ile anne adayları hamile kalmadan 3 ay öncesinden başlamak üzere, günde 400 mikrogram folik asit tablet alırlar. Doktor özellikle gebelik öncesinden başlayarak folik asit alımını ve gebeliğin başlarında da devam edilmesini önerirler. Bunun yanında anne adayları gebelik boyunca da folik asit bakımından zengin olan gıdaları bolca tüketirler. Bebekte ortaya çıkabilen, çıkması muhtemel olan yapısal bozuklukların büyük bir kısmı, hamileliğin 20. haftasında uygulanan detaylı ultrason ile ortaya çıkabilir, çoğunlukla tespit edilebilir.
Anne karnındaki bebeklerde kromozom bozuklukları ile ilgili olan sendromlar da, ölüme sebep olabiliyor. Bu kromozomal bozuklukların içinde en fazla rastlanan sorun Down Sendromu, yani mongol çocuk rahatsızlığıdır. Gebeliğin 11. – 14. haftaları arasında anne adayına yapılan bir kan testi ve ultrason muayenesinde ense kalınlığı ölçümü ile Down sendromu tanısı kesinlik kazanabilir. Gebeliğin bu haftalarında yapılan testlerin sonucunda Down sendromu riski taşıyan, riskin yüksek olduğu belirlenen anne adaylarına amniyosentez yapılır. Amniyosentez ile bebeğin içinde yaşadığı, bebeğin etrafında bulunan sıvıdan örnek alınır ve incelenir.
Anne karnında bebeğin ölmesine sebep olan etkenlerden birisi de bebeğin rahim içerisinde bir enfeksiyon geçirmesidir. Anne adayının gebelik öncesinde ya da gebelik döneminde geçirdiği frengi gibi cinsel yol ile bulaşan hastalıkların yanı sıra kızamıkçık, CMV, parvovirüs, varicella ve listeria gibi sorunlar anne karnındaki bebeğin enfeksiyon geçirerek ölmesine sebep olabilir. Tüm ölü doğumlar içinde % 6’lık bir bölüm bebeğin enfeksiyonlarından kaynaklanmaktadır.
Anne karnındaki bebeklerin ölümüne sebep olan plasenta ile alakalı faktörler, bebek ölümlerinin % 25 – % 35’ini oluşturuyor. Bebeğin eşi, yani plasenta bebeğin anneden gelen kan akımına aracılık eden ve rahim duvarına yapışık halde bulunan bir yapıdır. Plasentanın bir ucundan göbek bağına, yani kordona ve bebeğin göbeğine bağlanır. Bazı vakalarda plasenta doğum gerçekleşmeden önce, yapıştığı rahim duvarından ayrılabiliyor. Bu tür bir sorun daha çok yüksek tansiyon ve gebelik zehirlenmesi adı verilen preeklampsi durumlarında meydana gelebiliyor. Anne karnındaki bebek, yaşamak için plasentaya bağlıdır, plasenta bebekten doğal sürecinden erken ayrılırsa bebeğe giden kan akımı azalır. Böyle bir durumda bebeğin anne karnında ölmesi durumu söz konusu olabilir. Tüm anne karnında gerçekleşen bebek ölümlerinin yaklaşık olarak % 14’ü bu şekilde plasentanın erken dönemde ayrılmasından kaynaklanır.
Plasenta ile ilgili sorunların sebep olduğu bebek ölümlerinden bir bölümü de bebeği çevreleyen zarların enfeksiyonu ile ilgilidir. Plasentayla ilgili enfeksiyonlar bebeğe kan götüren damarların zedelenmesine sebep olabilir ve bu tür vakalarda anne karnındaki bebek ölebilir.
Bebeğin eşi olan plasentada bulunan damarların fiziksel travmalar sebebi ile kanaması da anne karnındaki bebeğin ölmesine sebep olabilir. Gebelik süreci içinde anne adayının karnına şiddetli darbe alması ya da karnının üzerine şiddetli bir şekilde düşmesi çok ciddi plasental kanamaları başlatabilir ve bebeğin anne karnında ölümüne sebep olabilir.
Anne karnında gerçekleşen bebek ölümlerinin ortalama % 5 – % 10’u, anne ile ilgili sebeplerden dolayı gerçekleşir. Anneden kaynaklanan sebepler arasında en önemli olanları, diyabet ve hipertansiyon hastalıklarıdır. Gebelik öncesinde diyabet hastası olan ve insülin kullanmak zorunda olan anne adayları, kesinlikle kan şekerini tamamen düzene koymadan gebe kalmamalılar. Gebelik öncesi dönemde doğru tedavi uygulanarak ve diyabeti önleyecek beslenme alışkanlığı edinilerek kan şekeri düzeyi dengelenmelidir.
Gebelikte şeker hastalığı devam eden kadınlar bu süre boyunca gebeliğin artan gereksinimlerini karşılayacak şekilde insülin dozunu ayarlayarak kullanmalıdır.
Bazı anne adayları gebelik öncesinde şeker hastası olmadığı halde gebeliğe bağlı olarak da kan şekeri yükselebilir. Gebelik şekeri olarak adlandırılan bu durumun teşhisi için hamileliğin 26. – 28. haftalarında anne adayına şeker yükleme testi yapılır. Bu testin sonucunda gebelikten kaynaklanan diyabet tespit edilen anne adayları; öncelikle bu soruna özel beslenme programı uygulamalı ve ihtiyaç duyulması halinde ilaç ile normal kan şekeri seviyesine ulaşılmalıdır.
Anne karnında bebek ölümlerine sebep olan faktörlerden birisi ise Antifosfolipid Sendromu’dur. Pek sık rastlanmayan bu sendromda anne adayının plasentasında bulunan damarların içinde küçük pıhtılar oluşabilir ve bu durumda damar tıkanıklığı meydana gelir ve bebeğin kan akımı engellenebilir. Antifosfolipid Sendromunun temel sebebi ise, kadının kendi hücrelerine karşı ürettiği antikorlar yani savaşçı hücrelerdir. Tam olarak sebebi bilinmeyen şekilde üretilen bu antikorlar, plasenta damar zedelenmesine ve pıhtı oluşumuna sebep olur. Böyle vakalarda anne adaylarının aspirin ve diğer kan sulandırıcı ilaçlar kullanması önerilir.
Anne karnındaki bebekte kordon dolanması durumu çok da anormal bir durum değildir. Hem normal, hem de sezaryen doğumlarda bu tür bir sorunla karşılaşılabilir. Genellikle kordonu uzun olan bebekler, boynuna kordon dolanmış şekilde dünyaya gelebilirler. Normalde bebeğin göbek kordonu, yaklaşık 80 santimetre civarındadır. Bu kordonun bir ucu bebeğin göbeğine, diğer ucu ise plasentaya bağlıdır. Annenin kanı gebelik boyunca rahim aracılığı ile plasentaya geçer, plasentadan da kordon aracılığı ile bebeğe aktarılır. Burada kordon, anne ile bebek arasında bulunan kan akımını gerçekleştiren araçtır. Bebeğin kordonu ne kadar uzun olursa, bebeğe dolanma riski de o kadar yüksektir. Normalde 80 santimetre civarında olan kordonun uzunluğunun 100 santimetreye kadar olması normal olarak kabul edilirken, 100 santimetreden daha uzun olanlar çok uzun ve riskli kordonlardır.
Anne karnındaki bebeğin öldüğünün ilk belirtileri; gebeliğin erken dönemlerinde, özellikle ilk 3 ay içinde rutin olarak yaşanan bulantı, halsizlik gibi gebelik belirtilerinin bir anda ortadan kaybolması şeklinde kendisini gösterir.
4 ayı geçmiş gebeliklerde anne adayı, karnındaki bebeğin hareketlerinin çok azaldığını veya durduğunu hissederse, normal günlük alışkın olduğundan farklı olarak hareketsizlik sezerse doktora başvurmalıdır. Bu durumda öncelikle ultrason muayenesi yapılarak bebeğin genel durumuna bakılır. Eğer bebeğin öldüğü tespit edilirse ne kadar süredir bebeğin anne karnında ölü olduğu sorusunun yanıtı çok önemlidir. Zira ölü bebek anneyi zehirleyebilir. Böyle bir risk durumunda, anne kanı damarlar içinde dolaşırken pıhtılaştırmaya başlar ve kanda bulunan gerekli olan maddeleri harcayarak tüketir. İşte bu tür vakalardan kaynaklı olarak anne ölüm oranları çok yüksektir.
Anne karnındaki bebeğin ölümünün % 100 olarak engellenebilmesi mümkün değildir. Ancak gebeliği takip eden doktor, riskli bir durum tespit ettiğinde daha yakından kontrol edip bebek tam olarak bozulmadan ve canlı iken doğum yaptırabilir. Ancak elbette ki doğduğunda yaşama olasılığı az da olsa bulunan gebelikler için bu söz konusudur. Anne karnında ölüm riski yüksek, doğunca da yaşama şansı çok düşük olan gebeliklerde doktor, gebeliğin sonlandırılması yoluna gidebilir. Günümüz tıp teknolojisi göz önünde bulundurulduğunda hastanelerde bulunan yeni doğan ve prematüre servislerinin her geçen gün daha ileri düzeye yükseldiği görülmektedir. Bu bakımdan düzenli aralıklarla takip edilen gebeliklerde tespit edilen her türlü sorunda doktor hem anne adayını hem de bebeği kurtaracak uygulamalar yapabilmektedir.