Cinsel ilişkide önemli olan, bebeğe baskı yapılmayacak pozisyonların seçilmesine özen gösterilmesidir. Bazı eşler ve inanışlar, hamilelik dönemi içerisinde hiçbir şekilde ilişkiye girilmemesini ön görür. Bu durum, aslında bebek bakımından daha çok zararlıdır. Çünkü ilişki sırasında anne tarafından salgılanan seratonin hormonu, bebeğin direk olarak gelişmesine destek verir. Bu hormon, eşler arasındaki sevgiyi de arttırdığı için, bebeğin ruhsal açıdan daha sağlıklı ve huzurlu bir aile ortamında doğmasına temel hazırlamaktadır.
Birçok kadın, hamilelik döneminin ilk zamanlarında, daha hamile olduğunu öğrenmeden cinsel hayatına kaldığı yerden devam etmektedir. Bu sebepten dolayı da, hamilelik döneminin ilk günlerinde bile cinsel ilişki içerisinde bulunmanın, düşüğe neden olduğunu ifade etmek doğru olmaz. Ancak yine de doktorlar, daha önce düşük yaşayan, çeşitli tedavi yöntemleri ile hamile kalmış, hamileliğinin ilk zamanlarında kanaması ve düşük tehdidi teşhisi konmuş, daha önce servikal yetmezlik teşhisi almış, genital enfeksiyonu mevcut anne adaylarının, doktorun izin verdiği ikinci bir süreye kadar, cinsel ilişkide bulunmalarını tavsiye etmemektedir.
Cinselliğin hangi aya kadar yaşanabileceği sorusuna gelince, hamilelik dönemi boyunca tıbbi bir engel görülmediği müddetçe ve belirli bir takım pozisyonlarda hamileliğin 9. ayına dek, cinsel ilişki yaşanmasında bir sakınca görülmez. Hamileliğin son 1 ayında, spermin içerisinde bulunan prostaglandin hormonunun, rahim ağzında açılmaya ve meme başı tahriği, aynı zamanda orgazmın neden olduğu oksitosin salınımının da, aynı şekilde rahimde kasılmalara neden olacağını öngörerek, cinsel ilişkide bulunulmaması teorik olarak tavsiye edilmektedir. Ancak yine de, bu konu ile alakalı kesin bir kanıta sahip değiliz. Yapılan bir takım çalışmalar neticesinde, cinselliğin hamilelik döneminde de normal hayatta ki kadar yoğun ve serbest yaşanabileceğini ön görmektedir. Anne adaylarının bu konuda doktorunun tavsiyesini dinlemesinde yarar vardır.
Yapılan araştırmalarda ki alınan sonuçlara göre, 100 hamilelikten 3’ünde ilişki olmamasını gerektiren durum bulunmaktadır. Hamilelik döneminde ilişki sayısında, herhangi bir sınırlama yapılması elbette ki söz konusu değildir. Aynı zamanda, ilk aylarda veya son ayda ilişkiye girilmemesi gerektiği şeklindeki bilgiler de doğru değildir. Eşlerde ilişki isteği bulunuyorsa ve 7. Maddede ki engel durumlar, anne adayında söz konusu değil ise, ilişki için zaman ve sayı sınırlaması bulunmaz.
Baba adaylarının bu dönem boyunca dikkat etmesi gereken noktalar, aşağıda ki gibidir;
Cinsel ilişki sırasında meydana gelen kanama ve ağrı, vajinal enfeksiyonlar, doktor tarafından teşhisi konmuş plasenta previa (bebeğin eşinin rahim ağzında yerleşmesi), bebeğin sularının gelmesi, servikal yetmezlik.
Netice olarak, tıbbi herhangi bir engel bulunmadığı sürece, hamileliğin 9. ayına dek, cinsellik hamile bir anne adayının en doğal ihtiyacıdır.
Hamilelik döneminin son evrelerinde, anne adaylarını en fazla yoran şey, karın bölgesinde git gide büyüyen bir ağırlığın taşınması, bununla beraber ödemlerin oluşturduğu yıpratıcı etkenlerdir. Bu dönem içerisinde ve en çok ta doğuma yakın zamanlarda, anne adayları kendilerini daha hareketsiz kılar ve kötü hissetmeye başlarlar. Birçok defa, hamile anne adaylarının aklına cinsellik gelmemektedir. Birde bunun yanı sıra, bu dönemlerde cinsel ilişkiye girmenin, erken doğuma sebep olabileceği de çok fazla karşılaşılan bir düşüncedir.
Ancak bu düşünülenlerin tam aksine, cinsel ilişki olması ya da sayısının erken doğum ile hiç bir ilişkisi bulunmamıştır. Hamileliğin, doğuma yakın dönemlerinde de, bir sorun olmadığı sürece cinsel ilişkiye girilebilir. Burada ilk olarak yaşanan problemlerden biri, bebeğin varlığından kaynaklanan cinsel birleşmede teknik yetersizlik söz olabilir. Bu problemi, cinsel birleşme pozisyonunda değişiklik yaparak üstesinden gelmek mümkündür. Bu durumun bebeğe herhangi bir zarar verme ihtimali de bulunmamaktadır.
1 Comment
Tşkr