Doğurganlık, yapılacak çeşitli muayenelerle tespit edilir. Erkekler için doğurganlığın tespit edilmesi kadınlara nazaran daha kolaydır. Yapılacak olan sperm tahlili ile, spermler morfolojik olarak incelenebilir, sayıca spermlerin çocuk sahibi olmaya el verişli olup olmadığı öğrenilebilir.
Erkeklerin sperm sayısı az ise Mikro TESE gibi yöntemlerle tüp bebek tedavisi denendiğinde çocuk sahibi olabilmek mümkündür. Kadınlarda ise durum daha komplikedir.
Şayet bir kadın 1 sene boyunca düzenli ve korunmadan cinsel ilişkide bulunmuş ancak çocuk sahibi olamamış ise ilk olarak, tüplerin açık olup olmadığının kontrol edilmesi gerekir. Bunun dışında yumurtalık rezervlerinin ve yumurtlama düzeninin nasıl olduğu araştırılmalı ve hormon değerlerine bakılmalıdır.
Adet düzensizlikleri ciddiye alınması gereken bir sorundur. Adet düzensizlikleri doğurganlık yetisini azaltabilen ve altında yatan sorunların araştırılıp tedavi edilmesi gereken bir etkendir.
Normal olarak adet görme süresi 28-35 gün arasıdır. Yani bir kadının adet döngüsü 28 günden kısa ya da 35 günden uzun ise yumurtlama fonksiyonlarında bir problem söz konusudur. Adet düzeninde yaşanan 1-2 günlük oynamalar kabul edilir. Ancak 2 ay süresince adet görmeme, ya da bir ay içinde iki kez kanama yaşama normal olarak kabul edilmez ve hastanın detaylı bir muayene olması gerekir.
Bir kız çocuğunun yumurtaları, henüz anne karnındayken sayıca belirlenmiştir. Gebeliğin ortalama olarak 4. Ayında yumurtalar sayıca en yüksek seviyeye ulaşır.Ancak zaman içinde bu yumurtalar azalmaya başlar. Doğumda bu yumurtaların yaklaşık olarak yarısından fazlası gider. Adet dönemine girildiği süreçte ise ortalama olarak 400 bin yumurta kalır. Bu aşamadan itibaren de yumurtalar sürekli olarak azalır. Kadının menopoz yaşı geldiğinde ise yumurtalar oldukça azalmıştır ve nihayetinde yumurtalar tükenerek menopoza girilir. Kısaca bir kadının en doğurgan yaşı 20-35 yaşlar arasıdır. 35 yaşından sonra ise doğurganlık yetisi hızla düşer.
Erkekler çevresel etkenlerden kadınlara göre daha fazla etkilenmektedir. Erkekler hayatları boyunca sperm üretimine devam ederler. Sperm üretimi ortalama olarak 3 ay sürmektedir. Bu üretim sürecinde maruz kalınan kimyasallar, radyasyon, zehirli gıdalar ya da maddeler hormonların etkilenmesine sebep olur ve bundan dolayı da sperm üretimi olumsuz olarak etkilenir.
Kadınlarda ise hayatları boyunca yumurta üretimi söz konusu değildir. Bu sebeple de çevresel faktörlerden etkilendikleri süre kısıtlıdır. Kadınlarda hakim olan, yaşın ilerlemesi ile genetik bozuklarda artış olmasıdır. Yaşı ilerleyen bir kadının anomali sahibi bir çocuk doğurma riski yüksektir.
Üretkenliği etkileyen en önemli dış faktör; yaşam tarzıdır. Örnek olarak sigara alışkanlığı, üreme yetisini ciddi anlamda düşürür. Sigaranın üreme üzerindeki etkileri sayısız araştırma ile kanıtlanmıştır. Sigara üreme organlarına doğrudan etki etmenin yanı sıra; damarları daraltan ve kanın oksijen taşıma oranını düşüren bir etkisi olduğu için yumurtalık fonksiyonları da bozar. Bu etkisiyle de gene, üreme yetisinin azalmasına sebep olur.
Menopoz yaşının sigara kullanan kadınlarda daha erken olmasının sebebi de budur. Şayet bir kadın her gün 1 paket sigara içiyorsa ve menopoz yaşı normal olarak 45 ise, sigara kullanımı sebebiyle menopoza 42-43 yaşında girecektir.
Bu sebeple de gebe kalmak isteyen bir anne adayının ya da baba olmak isteyen bir baba adayının ilk yapması gereken sigarayı bırakmaktır. Bunun yanında alkolden de uzak durmak sağlıklı bir hamilelik ve sağlıklı çocuklar için şarttır. Anne adayının kafein içeren içecekleri aşırı tüketmemesi de oldukça önemlidir.
Şayet çiftin yaşı 35’ten genç ise ve 1 sene boyunca korunmadan, düzenli olarak cinsel ilişkide bulunmuşlar ancak gebelik sağlanamamış ise zaman kaybetmeden bir uzmana başvurmaları gerekir. Ancak çeşitli sorunlar söz konusu ise bir sene beklemeden doktora başvurmak gerekir. Adet düzensizlikleri varsa, adet dönemi dışında kanama görülüyor ise ya da kadının enfeksiyon gibi sorunları varsa zaman kaybetmeden yani 1 sene boyunca beklemeden bir uzmana gitmek ve tedavi olmak şarttır. 35 yaş ve üzerindeki kadınlarda ise bekleme süresi 6 aydır. Kadın 6 ay boyunca düzenli, korunmadan cinsel ilişkide bulunmuş ancak çocuk sahibi olamamış ise mutlaka bir uzmana başvurması gerekmektedir.
Kürtaj en nihayetinde bir cerrahi girişimdir ve buna göre riskler taşımaktadır.
Kürtaj riskleri ise:
Bu riskler, nadir olarak meydana gelen risklerdir ancak gene de yaşanma olasılığı vardır. Özellikle yapışıklık riskinin doğurganlık yetisi üzerinde olumsuz bir etkisi vardır. Ancak yapışıklık uzun bir süreçte anlaşılabilen bir yan etkidir. Kürtaj, doğurganlık üzerinde belirli bir riske sahiptir ancak deneyimli bir ekip tarafından yapılmış, güvenli bir işlemin doğurganlık yetisini ciddi oranda azalttığı söylenemez.
Kısaca doğurganlığı etkileyen faktörler:
Kadınlar yaklaşık olarak 2 milyon yumurta ile dünyaya gelmektedir. Bu yumurtalar zaman içinde azalır ve adet görülen dönemlerde 400 bine kadar iner ve menopoz dönemine kadar azalmaya devam eder.
Üreme sürecinde her bir yumurta için yaklaşık bin yumurtada programlanmış hücre ölümü meydana gelir. Sigara kullanmak ve kemoterapi tedavisi görmek yumurta ölümünün hızlanmasına yol açar.
Adetlerin düzenli olması doğurganlık yetisinin sağlıklı olup olmadığı hakkında bilgi verebilmektedir. Bu sebeple adetlerin düzenli olmasına dikkat edilmeli, herhangi bir düzensizlik söz konusu olduğunda mutlaka doktora başvurulmalıdır. Yaşanan 1-2 günlük aksamalar herhangi bir sorun teşkil etmez iken daha uzun vadede ortaya çıkan düzensizlikler ciddi bir soruna işaret edebiliyor olabilir.
Bazal vücut ısısı ölçümü ile yumurtlanacak zaman tespit edilebilir. Yumurtlama gününde kadının bazal vücut ısısı bir derece artar. Bunun ölçümü ile yumurtlama zamanı belirlenebilir.
Fallop tüplerinin tıkalı olması doğurganlık yetisini engelleyebilen bir faktördür. Kadın kaynaklı kısırlıklarının %10’luk bir kısmı, fallop tüplerinin tıkalı olması sebebiyle yaşanır.Şayet kadının 1 sene boyunca gebe kalamamış ise ilk olarak fallop tüplerinin tıkalı olup olmadığı araştırılır. Klamidya şeklinde tabir edilen cinsel yolla bulaşan çeşitli enfeksiyonlar herhangi bir belirti vermez ancak tüplerin tıkanmasına yol açar.
Stres, doğurganlığı olumsuz etkilemektedir. Örnek vermek gerekirse, strese girmiş bir kadının adet dönemi gecikebilir.
Sperm sayısının yeterli olması kadının gebe kalabilmesi için önemli bir diğer faktör olarak karşımıza çıkar. Sperm analizi ile sperm sayısı öğrenilebilir.
Hamile kalmayı etkileyen bir diğer faktör, beslenme düzenidir. Çok kilolu ya da çok zayıf olmak gebe kalabilme şansını düşürmektedir. Bu sebeple beslenme düzenin ideal kiloda olmak üzerine kurulması gerekir. Beslenme düzeninden kasıt sağlıksız ve sırf kilo almak ya da vermek için tüketilen gıdalar değildir. Gebe kalmak için uğraşan bir kadının beslenme düzeni sağlıklı, bütün vitaminlerin mevcut olduğu ve tamamen sağlık için programlanmalıdır.
D vitamini eksikliği gebe kalma yetisini azaltmaktadır. Gebe kalmaya çalışan bir anne adayının D vitamini almaya özen göstermesi gerekmektedir. D vitamini güneşten temin edilen bir vitamindir.
Gebe kalma yetisi, yaşın ilerlemesi ile azalır. Bu sebeple gebe kalma yaşını çok fazla ertelememek daha doğru olacaktır.
1 Comment
6 ay önce bebeğimin kalbi durduğu için kürtaj oldum. 6 ay boyunca bebek istememize rağmen çocuğumuz olmadı. doktorlara gittik hiçbir sıkıntı yok dedi. 2 gün önce hamile olduğumu öğrendim. fakat hcg değerim 5hafta+1 günlük olmasına rağmen 16250 çıktı. doktor bu değere göre çocuğunuz 3-3,5 aylık dedi ama bu imkansız. çalıştığım için özel hastaneye gittim akşam fakat ilgilenmediler. kimisi çoğul gebelik olabilir diyor ama net birşey öğrenmeden içim rahatlamıyor. sizden ricam bu konuda içime su serpecek en azından kötü birşey olmadığın dair birşeyler biliyorsunuz yardımcı olmanız. ikinci kez bebeğimi kaybetmek istemiyorum