Tüp bebek tedavisinin başarıyla uygulanabilmesi için çok sayıda sağlıklı yumurta elde edilmesi gerekir ancak maalesef zayıf yumurtalık rezervi bu bakımdan tedavi süreci için bir olumsuzluk anlamına gelmektedir. Ancak bunun neden böyle olduğunu ve buna karşı alınabilecek önlemleri de bir göz önüne almak gerekiyor. Zayıf yumurtalık rezervi ve tüp bebek tedavisi ilişkisine dair temel bilgilere göz atmadan önce tüp bebek tedavisinin nasıl işlediğini görmemiz gerekiyor.
Tüp bebek tedavisinde, anne adayına yumurtalık uyarıcı bir ilaç tedavisi uygulanır ve bu sayede normalde her ay 1 yumurta üretilirken, birden fazla yumurta elde edilmesi sağlanır. Bu yumurtalardan en sağlıklı olanı alınır ve baba adayından alınan spermlerden en sağlıklısı ile döllenir. Sonuçta ortaya bir embriyo çıkar ve bu embriyo anne adayının rahmine yerleştirilerek gebeliğin başlaması beklenir. Bazen embriyo rahme tutunur ve gebeliği başlatır, bazen de tutunamaz ve düşük ile sonuçlanır.
Tüp bebek tedavisi tutmadığında bu süreç baştan yaşanır veya embriyo dondurma yapıldıysa sıradaki embriyo rahme aktarılır. Haliyle tedavi sürecinde embriyo adedinin bol olması gelecekteki denemelerde anne ve baba adaylarının başarı ihtimallerini ciddi anlamda arttırır.
Normalde kadınlarda her ayda 1 tane yumurta ortaya çıkar ancak tüp bebek tedavisinde uygulanan uyarıcı ilaçlar sayesinde 3-4 adetten fazla folikül tek seferde elde edilebilir. Zayıf yumurtalık rezervi ise bu yumurta toplama aşamasında 3 adetten daha az yumurta elde edilmesi ile kendini göstermektedir. Bu durum oluşturulacak embriyo adedinin azalması ve seçim şansının da düşmesi ile tedavi için bir risk barındırmaktadır.
Zayıf yumurtalık rezervi genellikle 30’lu yaşların ardından ortaya çıkar çünkü 30’ların ortalarından itibaren kadınlardaki sağlıklı yumurta stoğu neredeyse sona erer. Zira her ay 1 yumurta rahme gelir ancak binlerce yumurta folikülü ömür boyunca vücut tarafından yok edilerek temizlenir. Yeni doğan bir bebekteki yumurta folikülü adedi ergenliğe girmiş bir kadından çok çok daha fazla miktardadır.
Bazılarında ise doğuştan folikül adedi düşüktür veya çeşitli rahatsızlıklar sebebiyle foliküller yok olmaktadır. Bu durum geri dönüşü olmayan bir durum olduğu için folikül adedini arttırmak da pek mümkün değildir.
Tüp bebek tedavisinde elde edilebilen yumurtaların az olması, daha az embriyo seçeneği ile uzmanları baş başa bırakır ve bunun yanında genellikle daha düşük kalitede yumurtalar da zayıf rezerv ile aynı anda ortaya çıkarlar. Hatta bazen foliküllerden hiç bir sağlıklı yumurta elde edilememesi de mümkün olur. Dolayısıyla zayıf rezerv durumu maalesef tedavinin başarı ihtimalini doğrudan düşürür.
Bu sorunla karşılaşmamak için uzmanlar kadınların 30’lu yaşlarını çok geçmeden tüp bebek tedavisine başlamalarını öneriyorlar. 35 yaşından sonra gerçekleşen keskin düşüş tüp bebek tedavisi için oldukça riskli ancak 35 yaşına gelmeden folikül rezervi tehlikeli düzeylere düşmüş kadınlar da mevcut.
Ayrıca bazı kadınlarda çeşitli rahatsızlıklardan kaynaklı olarak daha hızlı folikül kaybı gerçekleşebiliyor. Bu nedenle sahip olunan hastalıklara karşı aktif bir şekilde mücadele ederek rezervleri korumak önem kazanıyor. Pek çok üreme sistemi hastalığı yumurtalık fonksiyonları üzerinde doğrudan etkiye sahip ve bu nedenle yumurtalıkların doğru miktarda yumurta üretebilmesi için bu rahatsızlıkların ortadan kaldırılması gerekiyor.
Yumurtalık rezervinin 40’lı yaşlarda ise neredeyse kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle bu yaşlardaki kadınlarda tüp bebek başarı oranları %20’lerin de altında seyrediyor. Dolayısıyla bu konuda uzmanınızın size vereceği tavsiyeleri dikkatle yerine getirmelisiniz.