Eşimin ailesi çok geleneksel, köyde yaşamış ve buranın kurallarına uyan bir aile. Eşim daha geniş bakış açılı olsa da, her zaman görgü kurallarına uyan, aile olmanın gerekliliklerini bilen bir çift olduk. Onlara torun vermek en çok istediğimiz şeydi. Bir gelin olarak bunu kendime bir görev olarak görüyordum. Kayınvalidemin yanında bacak bacak üstüne bile atamazken, kısır olduğumu nasıl söyleyecektim? Yanlış anlamayın, kayınvalidemi kendi annem gibi severim, korkmadan saygı duyarım ona. Ama artık evleneli 2 sene olmuştu ve herkes bizden torun bekliyordu. 2 senedir çocuk yapmak için uğraşmıştık; ben 25, eşim 27 yaşındaydı.
Daha ikimiz de genç olduğumuz için kısırlık sorununu aklımıza bile getirmemiştik. 2 sene dolunca ve kayınvalidem bu durumu duyunca hemen doktordan randevu aldı. Şehrimizin en büyük doktoru bence kendisi… Ali Osman Koyuncuoğlu biz önerilen çok özel bir insandı…
Doktorumuz önce beni muayene etti, erken yumurtalık yetmezliği teşhisi koydu ve ben sanki ‘’kansersin!’’ demiş gibi kalmıştım… Bu durumda yapılabileceklerden bahsetti tabii. Öncelikle hemen, yumurtalık rezervimden yumurta alabilirken işleme başlamalıymışız, kalan embriyoları da dondurarak… Tedavi masrafları bizim karşılayabileceğimizden fazlaydı. Mecbur eşimin ailesinden utana sıkıla borç isteyecektik… Bu güne kadar her zaman kendi ayakları üzerinde durmuş eşimin bunu yapabilmesi pek tabii mümkün değildi. 16 yaşından beri kendi parasını kazanan ve kimseye muhtaç olmayan bir adam bunu yapamazdı. İş başa düştü. Kayınvalidemi karşımıza aldım. Utana sıkıla durumu anlattım. Önce gözleri doldu şefkatlice baktı, sonra yanımdan kalktı gitti… Onu bir hafta görmedim, telefonları açmadı, bizimle konuşmadı… Para meselesine girmemiştim yalnızca kısır olduğumu anlatmıştım. O bir hafta bana cehennem azabı gibi geldi.
Sonra kapı çaldı… Kayınvalidem gelmişti. Beni doktora götürdü ve her şeyi kendi bir kez daha doktorumuzdan dinledi. Buradan anlaşılmasa da böyle yetişmiş insanlar için kısırlık çok kötü. Kısır bir gelin almak dünyanın sonu gibi… O yüzden kendimi çok iyi ifade edemesem de çok zor bir şey yapıyordu, beni sahiplenmesiyle bugüne kadar inandığı her şeye karşı çıkıyordu. Çünkü ona göre bebek, Allah vergisi olmalı, hastanede yapılmamalıydı… Doktorumuz oldukça anlayışlı, çok güzel konuşan ve herkesin dilinden anlayan bir insan olduğu için her şeyi anlattı. Tüm bunların sonucunda tüp bebek tedavisine başladık. Tedaviden de olumsuz sonuç çıkarsa yani anne olamazsam, kayınvalidemin yüzüne bir daha bakamazdım. Bu yüzden süreç çok stresli geçti. Ama tüp bebek merkezinin ve doktorlarımız bizim için elinden gelen her şeyi yaptılar. Tüm testler, tahliller, araştırmalar, tedaviler neler neler… Adını bile telaffuz edemeğim muayeneler yapıldı.
Embriyo transfer edildikten sonra bekleme süreci başladı. Bu süreçte de kayınvalidem yoktu. Sonra öğrendim ki 12 gün durmadan dua etmiş… Allah dualarını kabul etse gerek 12 gün sonunda yapılan tahlil sonucunda hamilelik haberimi aldık. Bundan sonraki süreç daha zorluydu. 3 ay yataktan kalkmadım. Kayınvalidem beni kendi elleriyle besledi. Bebeğim düşmesin diye. Sonra yavaş yavaş kalktım, korka korka…
Şimdi bebeğim içeride odasında uyuyor, tam 6 aylık oldu… Başına bir şey gelecek diye korkudan aklım çıkıyor. Bu yüzden de şimdiden biliyorum ki çok şımarık olacak. Olsun… Bebeğiniz olunca dünyada başka hiçbir şeyin anlamı kalmıyor. Tüm dünyanız o oluyor. Gelirken de şansıyla beraber geliyor. İşlerimiz açıldı çok şükür, borcumuzu ödedik. Bebeğim sağlıklı… Allah herkese bunu yaşatmayı nasip etsin. Ne olursa olsun, nasıl yetişmişseniz yetişin, kısırlığın tedavi edilebilen normal bir hastalıktan farklı olmadığını bilin. Bu sizin suçunuz değil….
1 Comment
Âllah yuvanizda mutlulugunuzu daim olsun hikayenizden çok etkilendim evladinizi sağlık içinde büyüsün sevgiler.