Son dönemlerin en önemli sağlık sorunlarından birisi haline gelen obezite, çok ciddi hastalıkları beraberinde getiren komplike bir problemdir. İşte bu obezite ile savaşmak ve kişinin ideal kilosuna ulaşması bağlamında sağlıklı beslenmenin önemi çok daha da anlaşılır hale geldi. Sağlıklı besleme söz konusu olunca da özellikle trans yağlardan uzak durmanın altı çizilir oldu. Hemen herkesin kaçmaya çalıştığı trans yağlar ise; bitkisel yağa “hidrojenasyon” olarak adlandırılan bir işlem uygulanarak “hidrojen” eklenmesiyle elde edilen yağlara verilen addır. Bitkisel yağa hidrojen eklenerek trans yağlar oluşturulmasının esas amacı ise gıdaların raf ömrünü uzatmaktır. Fakat bu trans yağ gıdaların raf ömrünü uzatırken bu gıdaları tüketen kişilerin ömrünüzü kısaltıcı etki göstermektedir. Çünkü hidrojen eklenen yağlar kişinin kötü kolesterolünü yükselterek kalp krizi, felç, damar tıkanıklığı gibi pek çok ciddi hastalığa ortam oluşturmakta.
Trans yağların kötü kolesterolü yükselttiği, iyi kolesterolü de düşürdüğü kesin olarak biliniyorken bunun nedeni aslında tam olarak bilinmemektedir. Ancak trans yağın bu etkisinin genel anlamda bu yağın diğer yağlara göre daha zor sindirilmesi ve vücudun trans yağı “doymuş yağ” olarak kabul etmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir.
Günümüzün gıda sektöründe marketlerde hazır olarak satılan pek çok gıdada trans yağ kullanılıyor. Kraker, cips, kek, bisküvi, patates kızarması, hazır kurabiye, çikolata ve poğaçalarda trans yağ bulunduğu bilinmektedir. Bu trans yağ içerenler listesi yüzlerce farklı hazır gıda ile uzatılabilmektedir.
Gıdanın trans yağ içerip içermediğini, gıdanın ambalaj etiketi üzerinde bulunan “içindekiler” bölümünden öğrenmek mümkündür. Ancak bazı ambalajlarında “trans yağ” değil de “hidrojene nebati yağ” veya “hidrojene bitkisel yağ” şeklinde ifadeler kullanılmaktadır. Aslında bunlar da “trans yağ” anlamına geliyor.
Bu bağlamda dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise porsiyon başına 0.5 gram trans yağ içeren hazır gıdaların etiketlerine “0” trans yağ yazılıyor olmasıdır. Şunu bilmek gerek ki, porsiyon başına 0.5 gram trans yağ içeren gıdalardan 1 gün içinde 2-3 porsiyon tüketildiğinde, zaten sağlığımız için zararlı olabilecek miktarda trans yağ almış oluyoruz.
İşte bu bağlamda trans yağlar sağlıklı bir insan için gereken kolesterol seviyelerini olumsuz yönde değiştirir. Trans yağlar; kötü kolesterolü yükseltirken damar tıkanıklığı riskini önemli boyutlarda arttırır ve kötü kolesterolü temizleyen iyi kolesterolü de düşürerek bu sağlıksız süreci hızlandırır.
Tüm bunlardan yola çıkılarak; trans yağların, kalp hastalıkları ile direk bağlantılı olduğu ve son dönemlerde yapılan araştırmaların sonuçlarına göre ise kadınlarda kısırlığın önemli sebeplerinden birisi olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda bebek sahibi olmak isteyen kadınların trans yağları beslenmeden çıkarmaları önerilir.
Trans yağlar bakımından yoğun beslenen kadın, erkek, çocuk, yetişkin herkesin genel sağlık durumları olumsuz etkilenmektedir. Başta kalp ve damar sağlığı olmak üzere tüm vücut sağlığı bu yağlardan olumsuz etkilenmektedir. Trans yağların kısırlığa sebep olup olmayacağı ya da üremeyi nasıl etkilediği konusunda da çok sayıda bilimsel araştırma yapılmıştır. Bu bağlamda Harvard Halk Sağlığı Okulu’nda yapılan bir çalışmada, yumurtlamayla bağlantılı doğurganlık sorunları olan kadınların, sorunu olmayan kadınlardan daha fazla trans yağ tüketme eğiliminde olduğunu göstermiştir.
Bu bağlamda daha sağlıklı tekli doymamış yağlar yerine, trans yağlarla yapılmış besinleri tüketmek, hatta günlük alınan toplam kalorinin sadece % 2’sinin bu şekilde trans yağlardan elde edilmesi, kısırlık riskini kadınlarda iki kat arttırıyor.
Çok basit bir anlatımla; bir kişinin her % 2’lik trans yağ tüketimi artışı, beslenmeye % 73 oranında karbonhidrat eklenmesi demektir. Bunun yanında karbonhidratların yerine geçen trans yağ tüketimindeki her % 2’lik artış ise, diğer kısırlık risk faktörlerine göre, yumurtlamayla ilgili kısırlığa karşı % 73 oranında daha fazla risk getiriyor. Buna dayanarak söylenebilir ki, trans yağlardan uzak kalmak pek çok sağlıksız durumdan, hastalık riskinden de uzak kalmak anlamına geliyor. Hele bir de özellikle hamilelik düşünen üreme çağındaki genç kadınların bu konuya özellikle dikkat etmesi ve trans yağ içeren besinlerden uzak durması gerekiyor.
Trans yağların zararlı olduğunu hemen herkes biliyor, duyuyor. Ancak bunun yarattığı sağlık riskleri konusunda daha geniş kitlelerin duyarlı olması gerekiyor. Bu şekilde trans yağlardan uzak kalmak, trans yağ içeren besinlerin tüketiminin azalması daha kolay olacaktır.
Tüketicilerin trans yağlar içeren besinler konusunda bilinçlendirilmesi, en azından hazır olarak marketlerden satın alınan besinlerin etiketinin kontrol edilmesi kültürünün, alışkanlığının kazandırılması çok önemlidir. Özellikle toplum içinde tanınan, uzmanlığıyla bilinen kişilerin bu konuda internet ve televizyon yayınlarına katılması çok büyük önem arz ediyor.
Obezitenin, dünya genelinde en yaygın sorun haline gelmesi, kanser hastalıklarının yaygınlaşması, yaş ayrımı gözetmeksizin pek çok kişinin kalp krizi geçirmesi beslenme ve yaşam koşullarının kötüye doğru gittiğinin göstergesidir. Bu bakımdan aslında sağlıklı ve temiz beslenme ile tanışmanın zamanı çoktan geldi. Raflarda yer alan paketlenmiş, işlem görmüş ve içinde zararlı madde içeren ürünler uzak durmak, bu konudaki en önemli yardımcımız olacaktır. İşte trans yağ içeren besinler de tam bu sağlıksız, işlem görmüş besinlerdir. Bunun için gıdaların üzerindeki etiketleri okumayı öğrenmek ve bunu market alışverişinin bir rutini haline getirmek sağlıklı beslenmenin yolunu açacaktır. Hele bir de kısırlık hala kapsamlı bir araştırma konusu iken, bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin neredeyse % 15’i doğal yolla bebek sahibi olamıyorken en azından sağlıklı beslenerek genlerin sağlık düzeyini yükseltmek gerekiyor.
Son dönemlerde yapılan araştırmalar, kısırlığın oluşmaması ve üremenin daha kolay hale gelebilmesinde sağlıklı beslenmenin altını çiziyor. Bu bağlamda özellikle demir takviyelerinin kadınların yumurtlama ile bağlantılı kısırlık sorunlarından korumaya yardımcı olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda trans yağlar ise, yumurtlamayla ilgili doğurganlığı olumsuz yönde etkilemektedir. Şunun da altını çizmekte fayda var ki, özellikle obezite sınırına yakın kadınlarda kısırlık olma riski diğerlerine göre her zaman çok daha yüksektir. Trans yağ ağırlıklı beslenenlerin de obeziteye yakalanma riski aynı bağlamda yüksektir. Bundan dolayı gebe kalmak isteyen kadınların trans yağlardan uzak durmaları önerilmektedir.