Hamilelik dönemi, her haliyle, her belirtisiyle, her değişikliğiyle çok özel ve farklı bir süreçtir. Bu dönemde artan bazı hormonlar nedeniyle anne adaylarının dış görünüşlerinde olduğu kadar ciltlerinde ve saçlarında da bazı değişimler oluyor. Aşırı kilo almak, yorgunluk, halsizlik, hareket kısıtlılığının yanında bir de kadınların hamilelik döneminde çok şikayet ettikleri konuların ilk sıralarında cilt lekeleri, ciltteki çatlaklar ve saçların yıpranması sorunları geliyor.
Hamilelik döneminde oluşan çatlaklar, lekeler, saç sorunlarıyla ilgili olarak pek çok önemli husus var. Bu olumsuz durumların daha gebelik başlamadan önce bilinmesi ve engellemeye yönelik önlemlerin alınması önem taşıyor. Burada asıl önemli olan da, anne adaylarının doktorlarına sorup danışmadan herhangi bir ilaç ya da her hangi bir kimyasal almamalarıdır. Bu bağlamda gebelik öncesinde var olan ve gebelikte de tekrar eden, devam eden bir sağlık sorununa karşı da reçeteli de olsa ilaç alınmamalıdır. Gebeliğin seyri ve bebeğin sağlığı için sakıncaları olabileceği için mutlaka doktorun gebeliğe uygun yeni bir tedavi planlaması gerekir.
Gebelikten önce en basit baş ağrısı için kullanılan bir ağrı kesici bile gebelikte anne adayının ve bebeğin sağlığını tehdit edebilir. Aynı bağlamda gebelik öncesinde egzama sorunu olan ve bunun için ilaç kullanan anne adayı, gebelik döneminde aynı ilacı kullanmaya devam etmemelidir. Bu bakımdan ilaç her ne olursa olsun doktor, “gebelikte kullanımı uygundur” demediği sürece kullanılmamalıdır. Bu kural, reçete ile satılan ilaçların yanı sıra cilt ve saç bakımı için kullanılan ürünler için de geçerlidir. Aksi halde cilt ve saç sorunları da kaçınılmaz olacaktır.
Gebelikte anne adaylarının en fazla şikayet ettikleri sorunlardan birisi alınan fazla kilolar, bir diğeri ise cilt lekeleridir. Ciltte oluşan kahverengi lekeler, hemen hemen tüm hamileliklerde görülen ortak sorunlardandır. Gebelikte hem lekelerin oluşmasında hem de yoğunluğunda kişinin genetik yapısı, beslenme alışkanlıkları ve bir de ne kadar sıklıkta güneşe çıktığı etkilidir. Gebelik öncesinde kadının uzun dönem doğum kontrol hapı kullanmış olması, çok uzun süre güneşte kalması durumunda da hamilelik döneminde yoğun lekelenmeler oluşuyor.
Hamileliğin başından itibaren, hatta gebelik öncesinde bile olsa güneşin zararlı ışınlarından korunmak gerekiyor. Ancak hamilelikte anne adayının yeterince D vitamini alabilmesi için güneşten yeterince faydalanması önem taşıyor. Gebelikte yeterince D vitamini alabilmek için anne adayının her gün 20 – 30 dakika güneş görmelidir. Ancak bu süreyi aşmamakta da fayda var. Vücudun D vitaminini sentezleyebilmesi için mutlaka güneş ışınlarına ihtiyacı vardır, fakat kontrollü ve kısıtlı bir güneş ışığından bahsedilmektedir.
Gebeliğin oluşması ve bebeğin rahme yerleşmesiyle birlikte anne adayının vücudunda salgılanan hormonlar, cilt yapısını değiştirmektedir. Bundan dolayı da koltuk altı, kasık ve karın orta bölgesinde renk değişiklikleri, renk koyulaşması şeklinde bazı gelişmeler olabiliyor.
Gebelik lekeleri adı verilen melazma, anne adaylarının daha çok alın bölgesi, dudak üstü ve yanaklarda ortaya çıkmaktadır. Bunun sebebi de cilde rengini veren renk hücrelerinin gebelikte daha fazla çalışmasıdır. Gebelik lekeleri sıklıkla buğday tenli kişilerde görülmekle birlikte, açık tenli kişilerde de ortaya çıkabilir.
Gebelik döneminde salgılanan büyüme hormonu, östrojen ve progesteron hormonları, bu lekelerin ortaya çıkmasına uygun ortam oluşturur. Anne adaylarının bu süreçte çok fazla güneşlenmesi de bu lekelenmelerin iyice artmasına sebep olur. Güneşten koruyuculuğunun çok yüksek olduğu iddia edilen güneş koruyucu kremlerin kullanılması da bu dönemde leke oluşumunu önlemezken, var olanları da ortadan kaldırmaz. Bir de bu dönemde her güneş koruyucunun kullanılması da zararlı olabileceği için önerilmez. Bu bakımdan gebelikte güneşten korunmak konusunda doktora danışmak ve sadece doktorun önerdiği ürünleri kullanmak en doğru yaklaşım olacaktır. Çünkü doktorun izni ve önerisi olmadan kullanılan güneş kremlerinin içindeki bazı kimyasal maddeler hem cilde hem de anne karnındaki bebeğe çok ciddi zarar verebilir.
Lekelenmelerin çok yoğun olduğu hamilelik döneminde anne adayları bir an önce leke tedavisi yapmak isterler. Ancak hormonların sıra dışı şekilde salgılandığı gebelik dönemi leke tedavisi için hiç de uygun değildir. Hiçbir doktor, hamilelik dönemi içinde leke tedavisini önermez. Gebelik lekelerinin çoğu doğumdan sonraki birkaç ay içinde kendiliğinden kaybolur. Ancak bazı kadınlarda doğumdan sonra da lekeler geçmez, aynı şekilde kalabilir. Bu gibi bir durumda bir uzmana başvurup leke tedavisi yaptırmak en doğrusudur. Ancak pek çok cilt uzmanı leke tedavisi için emzirme döneminin bitmesini beklemeyi önermekteler.
Tüm bunların yanında hamilelik döneminde anne adayının yüz, el, kol bölgesinde kılcal damarlarda çatlamalar olabiliyor. Anne adaylarının bacak bölgesinde gebeliğin ilerleyen dönemlerinde kılcal damarlar artış gösterebiliyor. Bu bağlamda ellerde kızarmalar, mantara yatkınlık, terlemede artış, vücutta su tutulumunun artması gibi sorunlar da yaşanabiliyor.
Ancak gebelikte kılcal damarlarla ilgili sorunlar daha çok; aşırı kilo alan hamilelerde görülmektedir. Gebelik döneminde yaşanan cilt sorunlarından birisi de ilk aylarda sıkça görülen akneler, sivilcelerdir. Fakat gebeliğin 4. ayından sonra bu akne oluşumunda azalma oluyor.
Sağlıklı bir hamilelikten bahsedildiğinde en önemli husususun sağlıklı ve doğal bir beslenme programı olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda besleme uzmanları da sağlıklı beslenmenin önemini vurgulamaktadır. Hamilelik döneminde şeker ve yağ bakımından zengin gıdalarla beslenmek, alınması gerekenden çok fazla miktarda kalori almak, yeterince hareket etmemek, uykusuz kalmak, stresli bir hamilelik dönemi yaşamak da aşırı kilo artışını tetiklemektedir. Bu şekilde beslenme programı uygulamak ciltte sivilcelenmeyi artırır, hatta hormon dengesini bozar. Bu sorun da çoğu zaman cilt sorunlarına sebep olur. Bu bağlamda hamilelik süresince nasıl bir beslenme programı uygulanacağı konusunda bir beslenme uzmanından yardım almak en doğrusudur.
Hamilelik döneminde cilt bakımına ve temizliğine her zamandan fazla önem göstermek gerekiyor. Bu süreçte hormonların da artışı nedeniyle cilt salgılarının arttığı unutulmamalıdır. Bu bakımdan her gün düzenli olarak ılık duş almak terlemeyi de azaltacaktır. Terleme vücutta isilik, pişik gibi riskleri artabilir, kilonun hızla artması ve hormonlar da bunu tetikleyici rol oynar.
Bu süreçte kimyasal içerikli bir ilaç ya da kozmetik ürünler kullanmak yerine, duş aldıktan sonra bir miktar talk pudrası ile cildi rahatlatmak da doğru olur. Bununla birlikte gebelik döneminden önce sıklıkla kullanılan duş jelleri ve banyo sonrası losyonlarının da kullanılmamasında fayda var.
Hamilelikteki cilt bakımında doktorların önerdiği doğal ürünleri tercih edilmelidir. Bunlar arasında badem yağı, buğday yağı ve zeytinyağı en sık olarak kullanılanlardır. Özellikle kış mevsiminde topuklarda oluşabilecek çatlaklara karşı vazelin kullanılabilir. Ancak ciltte oluşan lekeler için profesyonel cilt bakımı yaptırmaktan kaçınılmalıdır. Çünkü bu tür uygulamalar sırasında kullanılan ürünler gebeliğe zarar verebilir. Ayrıca gebelikte makyaj ürünleri, özellikle de tüm yüzü kapatan, yoğun kimyasal içerikli pudra ve fondöten gibi ürünlerden uzak durulmalıdır. Meme çatlaklarını önlemek içinse tatlı badem yağı ve E vitamini içeren doğal yağlar kullanılabilir.