Hamilelikte Depresyon Neden Olur?

Hamilelikte Çarpıntı Neden Olur?
26 Mart 2018
Hamilelikte Göğüs Ağrısı Neden Olur?
28 Mart 2018

Hamilelikte Depresyon Neden Olur?

Depresyon, her yaşta, hemen herkeste günümüzün en sık görülen ruhsal sorunlarından, hatta en sık olarak yaşanan tıbbi sorunlardan birisidir.  Depresyon ruhsal bir sağlık sorunu olmakla birlikte kişinin duygusal durumunu, düşüncelerini ve davranışlarını etkiler, bedensel sağlığına da zarar verir. Depresyondaki kişi işinde, sosyal yaşamında, aile ilişkilerinde ve kendi ruhsal dünyasında çok ciddi sorunlar yaşar. Kişinin yaşamını çekilmez hale getiren depresyon, doğru şekilde yaklaşıldığında, tedavi edilebilir bir hastalıktır.

Herkes zaman zaman kendini çok halsiz, bitkin, yaşam sevincini kaybetmiş, yalnız hissedebilir. Bu normal ve doğal bir durumdur ve depresyon şeklinde adlandırılmaz. Çünkü depresyon, klasik bir can sıkıntısından, zaman zaman yaşanan hafif bunalımlardan çok daha ciddi bir hastalıktır. Kötü ruh halinin depresyon olabileceğinden şüphe etmek için kişinin kendisini kısa bir süreliğine, gelip geçici olarak kötü hissetmesi değil, uzun süre boyunca ve günlük rutin yaşam işlevselliğini önemli ölçüde bozacak şekilde mutsuz, yalnız, umutsuz hissetmesi gerekir.

Neden depresyona gireriz?

Neredeyse herkesin yaşamın bir döneminde içine düştüğü bu depresyon sorununun gelişiminde kişinin yaşamındaki, önceki yıllardaki olaylar, durumlar etkinken, kalıtsal yatkınlık da depresyonu tetikleyebiliyor. Uzmanlar; depresyonun oluşumunda kişinin beyin ve vücuttaki işlev değişikliklerini içeren etkenlerin karmaşık bir şekilde etkileşmesinin rol oynadığını düşünmekteler. Bununla birlikte depresyon tek başına bir hastalık olarak ortaya çıkabileceği gibi başka bir hastalığın bir sonucu olarak da kendini gösterebiliyor. Bu bağlamda kanser gibi ciddi bir hastalık geçiren, cerrahi bir işlem gören kişiler ya da gebelik döneminde bazı olumsuz sorunlar yaşayan, doğum sonrası bebeğe ve değişen yaşama alışmakta zorlanan kadınlar depresyona girebilir.

Erkekler mi, yoksa kadınlar mı daha çok depresyona girer?

hamilelikte-depresyon-1

Depresyon herkeste görülebildiği gibi tüm dünyada erkeklere oranla kadınların daha fazla depresyona girdikleri de bilinmektedir. Hatta kadınlarda erkeklerden 2 kat daha fazla depresyon vakasına rastlanmaktadır. Depresyonun kadınlarda daha sık görülme sebepleri biyolojik bir neden olarak bakıldığında; kalıtsal etkenler ve kadın eşeysel hormonlarının salgılanmasına eşlik eden duygusal durum değişiklikleri bunda önem taşımaktadır. Bununla birlikte toplumsal ve kültürel faktörler bakımından kadınlardan hem iş yaşamının hem de aile yaşamının yükünü taşımaları beklenmekte ve bu da yaşamı zorlaştırmaktadır. Bu bağlamda depresyon; maddi sıkıntılar, anne ve baba sorumluluğunu tek başına kaldırmaya çalışma gibi yükümlülükler kadınları erkeklere oranla daha fazla depresyona sürüklemektedir. Üzerindeki yük fazla olan kadınlar, sorunlarla baş etme konusunda erkeklere göre daha çabuk kontrolsüzlük sorununa düşer ve çaresizlik hisseder.

Gebelikte depresyon neden olur?

hamilelikte-depresyon-2

Yukarıda sıralanan tüm sebepler düşünüldüğünde gebelik öncesi, gebelik dönemi ve doğum sonrasında da depresyon görülme sıklığı oldukça fazladır. Aslında gebelik, anne adayları için yeni bir fiziksel görünüme, yeni duygusal durumlara ve yepyeni bir yaşama alışma süreci, bundan sonra yaşamın bambaşka olacağı fikrini kabullenme dönemidir. İşte tüm bu “yeni” olacak olanlar bazı kadınlar için büyük bir heyecan, coşku, umut ve sevinç demekken, bazıları için endişeler yumağı haline gelebilir. Anne adayları arasındaki bu farklılık, bazısı depresyona girerken, diğerlerinin yaşam dolu olma durumu çoğunlukla gebelik döneminde eşin ve diğer yakınların tutum ve davranışlarıyla bağlantılıdır.

Günümüzde gebelikte depresyona girme durumu artık klasikleşmiş bir durum haline geldi. Çünkü her anne adayında olmasa da depresyonun yaşanma riski artık çok daha yüksektir. Oysaki geçmiş yıllarda gebelik durumu ‘‘psikiyatrik bozukluklar için koruyucu bir dönem’’ olarak görülmekteydi. Günümüzün yaşam şartları, kadının iş yaşamına aktif olarak katılımı, eşler ve bireyler arasındaki iletişim bozuklukları göz önünde bulundurulduğunda günümüzde gebelik ve depresyon yan yana kullanılan sözcükler haline gelmiştir. Zira bazı anne adayları gebeliği neşe, doyum, olgunluk, kendini gerçekleştirme ve mutluluk kaynağı olarak algılarken, endişe, kaygılı bekleyiş, üzerinde aşırı bir yüklenme gibi olumsuz ruhsal duyguların yaşandığı bir dönem olarak görenlerin sayısı hiç de az değil.

Aslında eş, iş, aile, arkadaş gibi faktörlerin olumlu seyrettiği gebeliklerde anne adayları gebeliği sırasında sağlıklı ve olumlu bir tutum içinde olur. Zira gebelik döneminde belirli birtakım hormonların salgılanmasındaki artış kadına ruhsal iyilik durumu verir ve gebeliğe karşı motivasyon artar. Ancak bunun yanında kadınların ortalama % 30’u gebelik sırasında olumsuz bir tutum ve davranış halinde olur, farklı seviyelerde depresyon yaşar.

Gebelikte depresyona sebep olan faktörler nelerdir?

hamilelikte-depresyon

  • Gebeliğe alışamama,
  • Her hangi bir sebeple gebelik öncesinde depresyon geçirmiş olma,
  • Gebelik dışındaki dönemde adet sürecinin gergin geçiyor olması,
  • Toplumsal açıdan destek, dayanak bulamamak,
  • Anne adayının yaşının küçük olması,
  • Gebelik sürecini tek başına yaşayarak geçirmek,
  • Eş ile çatışma yaşanması, evde huzursuzluk olması,
  • Gebeliğe ilişkin duyguların karışık ve çoğunlukla olumsuz olması,
  • İstenmeyen bir gebelik olması,
  • Planlanmadan, gebeliğe hazır olmadan hamile kalmış olması,
  • Gebeliğin ilerleyen süreçlerine ve özellikle de doğuma karşı endişe hissedilmesi,
  • Bebeğin bakımına dair yaşanan kaygılar,
  • İhtiyaçların yeterince karşılanamaması gibi sebepler gebelikte depresyona sebep olur.

Hamilelikte depresyon belirtileri nelerdir?

Depresyon, gebelik döneminde ve gebelik dışında her yaştan pek çok kişinin yaşayabildiği bir sorundur. Her bireyin özellikleri ve durumlara verdiği tepkiler farklı olduğundan elbette ki depresyon belirtileri de farklı olur. Ancak gebelikte yaşanan depresyon, gebelik şikayetlerinin de çoğunu arttırdığı için daha ciddi bir sorun şeklinde seyreder. Depresyondaki anne adayları gebelik semptomlarından olan bulantı, mide ağrısı, sık soluk alıp verme, baş ağrısı gibi somatik şikayetleri daha fazla yaşarlar. Bu bağlamda depresyona giren anne adayları için gebelik daha zorlu geçer.

Hamilelik depresyonu belirtileri genel olarak;

  • Belli bir süre devam eden üzgün, kederli, depresif ve ağlamaklı duygu hali,
  • Karamsar ve olumsuz hisler,
  • Gereksiz suçluluk, değersizlik ve beceriksizlik hisleri,
  • Gebelik öncesinde keyif alınan aktivitelerin artık zevk vermemesi,
  • Yeterli dinlendiği, beslendiği halde enerji düşüklüğü, kronik yorgunluk hissi, sabah yataktan kalkmak istememe,
  • Normalden daha az ya da daha çok uyuma,
  • Uykusu geldiği halde uykuya dalmada güçlük çekme,
  • Geceleri sık sık uyanıp yeniden uykuya devam edememe,
  • Her hangi bir konuya konsantre olmada güçlük,
  • Hafızanın zayıflaması, çok sık unutma,
  • Depresyon öncesindeki gibi verimli çalışamama,
  • Huzursuz ruh hali,
  • Hayatın anlamını sorgulama,
  • İntihar düşüncesi içine girme, bu konuda girişim planları yapma

Hamilelik depresyonu tedavisi

hamilelikte-depresyon-3

Depresyon, gebelik dönemindeki kadını çok ciddi anlamda zorlayan, hem anne adayının yaşamını, sağlığını hem de bebeğin gelişimini olumsuz etkileyen bir sağlık sorudur. Bu bakımdan gebelikte depresyonun kontrol altına alınması, tedavi edilmesi gerekmektedir. Hamilelik döneminde ortaya çıkan depresyonun tedavi edilmesi ile ilgili kararı verilirken tedavinin yarar ve olası zararları göz önünde bulundurulmaktadır. Depresyon tedavisi kimi vakalarda hem uzun sürebildiği hem hastanın sık sık doktora gitmesine gerektiren hem de her vakada olmasa da ilaç kullanımını gerektirebilen bir tedavidir. Dolayısıyla da gebelik sürecindeki bazı kadınlar için bazı yan etkileri, zararları olabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.

Gebelikte depresyon tedavi edilmezse, annenin beslenmesi bozulabilir ve bebeğin gelişimi bu durumdan olumsuz etkilenebilir, anne adayı doğum öncesi bakımına gerekli özeni gösteremeyebilir, bebek normalden daha düşük kiloda doğabilir, hatta bazı vakalarda erken doğum riski artabilir. Gebelik döneminde başlayan ve tedavi edilmeyen depresyon devam eden ya da daha ağır seyrede bir depresyona dönüşebilir. Gebelikte depresyona dair yapılan araştırmalara göre gebelik öncesinde depresyon tedavisi gören ve gebeliğin başında anti-depresan ilaçları kullanmayı bırakan kadınların yaklaşık yarısında gebeliğin son 3 ayında depresyon yinelenir. Bu bakımdan gebelik öncesinde tedavi görmeyi gerektiren depresyon sorunu olan kadınlar bu konuda doktoru bilgilendirmeli ve gerekirse gebeliğe uygun bir tedavi süreci oluşturulmalıdır.

Gebelik depresyonunun tedavisinden önce onu önlemek daha önemlidir. Bunun için atılacak ilk adım riskli grubun belirlenmesidir. Bu risk grubu en erken dönemde ve mümkünse hamilelik öncesinde belirlenirse gebelik depresyonu önlenebilir, erken dönemde tedavi edilir. Bu sayede anne ve bebek üzerindeki olası riskler azalır.

Gebelik depresyonun sebep olduğu etkiler

  • Mutsuz ve gergin bir gebelik dönemi,
  • Erken, zamansız doğum,
  • Gebelik zehirlenmesi (preeklampsi),
  • Doğumun daha zor gerçekleşmesi,
  • Doğum esnasında daha fazla cerrahi müdahaleye gereksinim duyma
  • Bebekte gelişim geriliği,
  • Düşük ağırlıklı doğum,
  • İleri depresyon vakalarında düşük yapma şeklinde sıralanabilir.

Gebelikte depresyon, düşük doğum ağırlıklı ve yeterince sağlıklı olmayan bebek doğumuna sebep olmakta, olumsuz gebelik, doğum ve doğumla ilgili olan (obstetrik) komplikasyonlar gibi sorunlara yol açabilmektedir. Bunların yanında intihar girişimini, doğum sonrası depresyon (pospartum depresyon) riskini arttırma potansiyeli sebebiyle de gebelikte depresyon çok önem büyük taşımaktadır.

Gebelikte depresyon bebeğe zarar verir mi?           

Gebelik depresyonunun hem anne adayı hem de bebek için bazı olumsuz etkileri olduğu bilinmektedir. Gebeliğin erken dönemlerinde yaşanan depresyon, ilerleyen dönemlerde görülen depresyona göre anne adayı ve bebek için daha zararlı olabilir. Gebeliğin ilk dönemleri bebeğin gelişimi için çok kritik öneme sahiptir. Bu bakımdan gebelik depresyonunun erken dönemde tespit edilerek, tedavi edilmesi anneye ve fetüse ait oluşabilecek riskleri azaltmak bakımından önemlidir. Gebeliği takip eden doktor ve görevli sağlık personeli gebeliğin başından itibaren anne adayının diğer tüm sağlık değerlerinin olduğu gibi psikolojik durumunu da kontrol etmelidir. Bu şekilde depresyona eğilimli olabilecek anne adayları tespit edilir ve en uygun tedaviye en erken dönemde başlanabilir. Diğer tüm rahatsızlıklarda olduğu gibi depresyonda da erken dönemde tespit ve zamanında tedavi çok önemlidir.

Gebelik depresyonu konusunda tüm sağlık personeli dikkatli ve özenli olmalıdır. Tüm anne adayları gebelik depresyonu konusunda bilgilendirilmeli, mümkünse gebelik depresyonuna yönelik tarama programları başlatılmalı, yaygınlaştırılmalı, geçmişinde depresyon öyküsünün bulunması, kronik hastalığın olması gibi depresyon riski olan anne adayları erken dönemde belirlenmelidir. Zira tespit edilmemiş veya tedavi edilememiş depresyon hem anne adayı hem de bebek için risk oluştur. Gebelik depresyonu yaşayan anne adaylarının bebekleri normalden daha düşük kilolu olma, erken doğum, zihinsel ve fiziksel gelişim geriliği, hatta düşük gibi pek çok sorunla baş başa kalabilir. Bu bakımdan gebelik depresyonu erken dönemde teşhis edilmez ve tedaviye başlanmazsa kesinlikle bebeğe ve anne adayına zarar verir.

Gebelikte depresyon yaşayan kadınların doğum sonrası depresyon yaşama riski artar mı?

Gebelik döneminde depresyon yaşayan ve bu sebeple de sorunlu bir gebelik geçiren kadınların doğum sonrasında da depresyon yaşama riskleri yüksektir. Gebelik durumu ile kendi kendine başa çıkamayan, gebeliğe alışamayan ve bu konuda etrafındaki kişilerden yeterli desteği alamayan anne adayları doğum sonrasında bebeğe ve yeni yaşama alışmakta da zorlanır. Bundan dolayı da bu kadınlar doğum sonrası depresyonu için çok savunmasızdırlar. Gebelikte yaşanan depresyon doğru şekilde tedavi edildiği taktirde doğum sonrasında da kadının bu yeni yaşama alışması daha kolay olur.

Gebelik depresyonu nasıl geçer?

Diğer tüm duygu durum bozukluklarında olduğu gibi, gebelik depresyonunun geçebilmesi için de psikoterapi süreci gerekir. Depresyon şikayetlerinde anne adayları gerekli tetkiklerden geçtikten sonra depresyon tanısı konur. Bunun ardından çoğunlukla psikoterapiye başlanır. Gebelik dışındaki dönemlerde depresyon vakalarında ilaç kullanımı ile tedavi yapılırken, gebelikte böyle bir yaklaşım söz konusu olmaz. Bu bakımdan en doğru tedavi yöntemi terapidir.

Lohusa depresyonu, doğum sonrası depresyonu nedir?

Nasıl ki, gebelik süreci kadın için yabancı, yeni bir durumsa ve anne adayı buna alışmakta zorlanıyorsa, neredeyse aynı durum doğum sonrası için de geçerlidir. Bu bakımdan doğum sonrası depresyonu da kadınlarda sıkça görülmektedir. Doğum yaptıktan sonra, yani lohusalık dönemi içerisinde her kadında ilk 15 gün içinde hafif bir hüzün ve zaman zaman keder olması normaldir. Ancak bu durumun ortalama 2 hafta içinde bitmesi beklenir. Zira normal şartlar altında bu süreç çok uzun sürmez ve belirtileri depresyon kadar ağır olmaz. Bu dönemde duygusal iniş çıkışların olması, aniden kolayca öfkelenme veya hüzünlenme, ağlama, uyku düzeninin bozulması, endişe, yorgunluk gibi şikayetler normaldir. Ancak burada sıralanan belirtilerin şiddetli olması, kadının günlük yaşamını çok olumsuz etkilemesi ve beklenenden daha uzun sürmesi durumunda doğum sonrası depresyonu durumundan bahsetmek mümkündür. Doğum sonrası depresyonu da tıpkı gebelik depresyonu gibi mutlaka tedavi edilmelidir.

Doğum sonrası depresyonu belirtileri nelerdir?

  • Depresif, hüzünlü, kederli ruh hali,
  • Çok ciddi duygusal iniş çıkışlar,
  • Şiddetli ağlama krizleri,
  • Bebekle bağ kurmada güçlük çekme, hatta bebeğin bakımını yapmak istememe,
  • Normalde çok sevdiği aile bireyleri ve arkadaşlardan uzaklaşmaya çalışma,
  • İştahsızlık ya da aşırı yeme,
  • Uykusuzluk ya da aşırı uyuma isteği,
  • Her hangi bir aktiviteden zevk alamama,
  • Sebepsiz yorgunluk hissi,
  • Aşırı sinir ve öfke hali,
  • Yetersiz bir anne olduğunu hissetme,
  • Yetersiz bir eş olduğunu düşünme,
  • Hiç kimsenin kendisine değer vermediği düşüncesi,
  • Her hangi bir konuya konsantre olamama,
  • Çok ciddi kaygı hali,
  • Zaman zaman panik atak tarzı krizler geçirme,
  • Kendine ya da bebeğe zarar verme isteği,
  • Zaman zaman ölümü düşünme

Doğum sonrası depresyonu nasıl geçer?

Neredeyse her anne adayı doğumun ardından hafif de olsa bir hüzün haline bürünür. Çünkü bu yeni durum hiç de alışkın olmadığı ve kendisini endişelendiren bir durumdur. Eğer bu basit bir hüzün şeklindeyse kendiliğinden ve zamanla geçer. Ancak bu doğal hüzün depresyon derecesine ulaşırsa, yani yeni annenin gündelik hayatını olumsuz anlamda etkiliyorsa kesinlikle bir uzmandan destek alınmalıdır. Çünkü hem annenin kendisinin hem de bebeğin bakımı çok önemlidir ve riske atılması çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir.

Doğum sonrası depresyonun geçmesinde anne adayının kendi çabası ve uzman yardımı kadar aile ve sosyal çevresinden alacağı destek de çok önemlidir. Bu süreçte öncelikle eş, ardından aile bireyleri ve yakın arkadaşlar çok anlayışlı olmalı, bu yeni anneyi yalnız bırakmamalıdır. Çünkü bu ciddi bir hastalık sürecidir ve tedavi olduğunda tamamen geçecektir.

Doğum sonrası depresyonu ne kadar sürer?

Her kadın doğum sonrası sendromu yaşamıyor olmakla birlikte, her kadının doğum sonrası depresyonu da aynı şekilde seyretmez, aynı uzunlukta sürmez. Genel olarak bakmak gerekirse, doğum sonrası depresyonu genellikle 3 – 6 ay kadar sürmektedir. Ancak 1 yıla kadar devam ettiği vakalar da vardır. Bu bakımdan doğum sonrası depresyonunun ne kadar sürdüğü sorusunun yanıtı, şiddetinin ne kadar olduğunu göstermek adına da önemlidir. Yani çok şiddetli seyreden doğum sonrası depresyon vakaları daha uzun süre devam eder.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.