Hamilelik döneminde kadınların bünyeleri, ciltleri her türlü uyarana karşı çok hassastır. Bu sebeple de bu dönemde alerji sorunları yaşanabilir ve bu alerjiler her kadında farkı şekillerde ortaya çıkar. Gebelikte alerji konusuna genel olarak bakıldığında, anne adayının bağışıklık sisteminin doğal olarak baskı altına alındığı ve rahimde büyümekte olan bebeği alerjen olarak algılamamak için bunun doğal bir durum olduğu söylenebilir. Yani normal şartlar altında anne adayının bünyesi bu yeni canlı olan bebeği “yabancı”, yani alerjen olarak algılayabilir. Ancak bağışıklık sistemi doğal bir şekilde baskılandığı için böyle bir sorun yaşanmaz. Dolayısıyla da anne adayının bünyesinde alerjik reaksiyonlar ortaya çıkma riski de böylelikle azalır. Fakat yine de hamilelik döneminde alerji sorunu zaman zaman yaşanabilir ya da gebelik öncesinde var olan alerjik reaksiyonlar hamilelikte de devam edebilir.
Hamilelik süreci anne adayının bünyesinde pek çok olumlu ve olumsuz değişikliğe sebep olmaktadır. Öyle ki; anne adayında gebelik öncesinde var olan bazı alerjik reaksiyonlar, hamilelikle birlikte çoğunlukla ortadan kalkar. Ancak bazı özel durumlarda hamilelikte farklı alerjen etkenler ortaya çıkabiliyor ve bundan dolayı da normalde olmayan alerjiler zaman içinde ortaya çıkabiliyor.
Gebelik dışındaki dönemlerde de aslında birçok kişinin farklı etkenlere karşı değişik seviyelerde alerjileri vardır. Bu alerjik etkenler genellikle solunum yoluyla vücuda alınabiliyor, beslenme yoluyla yenilebiliyor ya da ciltle temas edilerek alınabiliyor. Evde bulunan mitelar, polenler, evcil hayvan tüyleri ve çim gibi yaşam alanlarında her gün karşılaşılan birçok etken alerjiye sebep olabiliyor. Ayrıca çikolata, portakal, domates, çilek gibi besinler de bünyede alerjik etken olarak işlev gösterebiliyor. Bunların yanında cilde temas eden metal takılar, deterjanlar, tüylü eşyalar, yünlü giysiler de cilt yüzeyinde alerjik sorunlar yaratabiliyor.
Hamilelik dönemi her ne kadar alerjik reaksiyonların çok da sık görülmediği bir dönem olsa da, nadiren de olsa yaşanan bazı alerjiler anne adaylarını çok ciddi anlamda zorlamaktadır. Gebelikteki alerjiler genellikle alerjik reaksiyon yaratan etkenin vücutta belli bir yere temas etmesiyle ortaya çıkar. Zira gebelikte plasentanın ürettiği özel bir madde, alerji ile ortaya çıkan histamin maddesinin doğal bir şekilde parçalanmasını sağlar. İşte bu fonksiyon alerjik bir bünyeye sahip olan anne adayları için çok büyük bir avantajdır. Bu bakımdan gebelikte anne adayının vücudundan, içinden gelen alerjik reaksiyonlardan çok dış yüzeyde, cilt üzerinde oluşabilen alerjik reaksiyonlar daha çok görülür. Gebelikte daha çok ciltte kızarıklık, kaşıntı, kabarıklık, burunda akıntı, kaşıntı, kızarıklık, yanma gibi alerjik durumlar ortaya çıkabiliyor.
Alerji testinin hem gebelikte hem de gebelik dışındaki dönemlerde ne kadar sağlıklı sonuçlar verdiği ya da ne kadar etkili olduğuna dair çok farklı görüşler bulunmaktadır. Bu bakımdan hamilelikte alerji testi yapılması ile ilgili henüz kesin, net tıbbi araştırma sonuçları bulunmamaktadır. Alerji testi ile cilde sürülecek olan alerjik etkenler sebebiyle ve test sonrasında ortaya çıkacak sonuçlara göre uygulanması muhtemel olan alerji tedavileri gebelikte pek tercih edilmez. Bu alerji testleri ve tedavileri genellikle doğumdan sonraya ertelenir.
Hamilelikte hafif olarak ortaya çıkan alerjilerde önleme amaçlı tedbirler alınmaktayken, ciddi bir şekilde seyreden alerjilerde ya da hamilelik öncesinden gelen ve gebelikte de tedavisi devam eden bir alerji durumunda doktor kontrolünde düzenli bir şekilde alerji tedavisi yapılmaya devam edilir. Anne adayının cildinin üzerinde bir alerjik reaksiyon varsa, o bölgeye uygun kremler uygulanır ve anne adayı düzenli olarak doktor tarafından takip edilir.
Gebelikteki alerji burun akıntısı, kızarıklık ya da gözlerde akıntı, kızarıklık şeklinde ortaya çıkmışsa, burun içine damla uygulanabilir. Ancak alerji için kullanılan ilaçlar ve kullanım dozu kesinlikle doktor kontrolünde olmalıdır.
Hamilelik döneminde bazı besinler alerjiye sebep olabilir. Ancak alerjiye sebep olan besinler genellikle gebelik öncesindeki dönemde de anne adayının alerjisinin olduğu besinlerdir. Genel olarak bakıldığında gebelikte en sık olarak; inek sütü, yumurta, mısır, çilek, kabuklu deniz ürünleri, yer fıstığı, çikolata, domates ve portakal alerjiye sebep olur. Alerji durumunda yan etkiler hemen ortaya çıkar ve gözle görülür hale gelir. Alerjik besin tüketildikten hemen sonra ya da sindirime geçtikten hemen sonra ciddi belirtiler ortaya çıkar.
Gebelik öncesinde çok nadir bile olsa alerji yaşamış olan anne adayları hamile olduklarını öğrendikleri anda kesinlikle doktoru bilgilendirmeliler. Bununla birlikte gebelik öncesinde alerji yapan besinlerden gebelikte kesinlikle uzak durulmalıdır.
Hamilelikte döneminde anne adayının yaşadığı her şeyin bebeği etkileyeceği düşüncesi kadınları inanılmaz derecede endişelendirir. Bu sebeple de hemen her bir hususa dikkat edilir. Alerji durumunda da anne adayı bebeğe bir zarar gelebileceğinden endişelenir. Fakat gebelikte alerjinin bebeğe bir zarar vermeyeceği bilimsel bir gerçektir. Gebelikte yaşanan alerjik cilt reaksiyonları ya da alerjik burun akıntısı, yani rinit bebeğe herhangi bir zarar vermiyor. Ancak solunum yollarında önemli derecede sorun yaşayan anne adayları hamilelik döneminde bundan olumsuz etkiler.
Gebelik öncesinde de astım sorunu olan kadınların bu rahatsızlığı gebelik döneminde daha fazla şiddetlenir. Gebelikte kontrolsüz bir şekilde seyreden ileri düzeyde bir astım hastalığı, hamilelikte daha da artar ve düşük sorunu, erken doğum, yeni doğan bebek kaybı riski ve de düşük kiloda bebek doğumu gibi pek çok soruna sebep olur. Gebelikte astım sorunu olan anne adayları kesinlikle doktor kontrolü altında olmalıdır. Bu bağlamda gebelikte astım sorunu olan anne adayları sorunun şiddetini arttıracak ortamlardan, kedi, köpek gibi tüylü hayvanlardan, kirli havadan, sigara içilen havasız olan ortamlardan, toz ve mite’lardan olabildiğince uzak durmalıdır.
Hamilelik döneminde anne adaylarını çok zorlayan alerjinin yanında ciltte çok ciddi sorunlara sebep olan kaşıntı da yaşanmaktadır. Gebeliğin başından itibaren gerilen ve büyüyen karın bölgesi üzerinde çizgiler şeklinde çatlaklar kaşıntıya sebep olur. Gebelik ilerledikçe kaşıntı sorunu neredeyse tüm vücuda yayılır. Eğer ciltteki kaşıntıya bulantı, kusma ve gaz şikayetleri de eşlik ediyorsa, çok ciddi bir sorunun işareti olabilir. Safra kesesi ve safra asitleriyle ilgili olumsuz bir durum olabileceğinden dolayı doktora başvurmak gerekir.
Tüm hamile kadınlar arasında 50 kişide 1 görülen hamilelik kolestazı, ciltte kaşıntılarla birlikte sarılık oluşmasına da sebep olabilmektedir. Ancak endişelenmeye gerek yok. Çünkü doğumun ardından bu hassas durum, bu sorunlar her hangi bir tedavi gerektirmeden kendiliğinden ortadan kalkar.
Gebelikte vajinal kaşıntı da sık sık yaşanan ve anne adaylarını rahatsız eden bir durumdur. Bazı anne adayları vajinal kaşıntının alerjilerden kaynaklandığını düşünmekteler. Gebelikte vajina çevresindeki kaşıntılar vajinit, yani vajinada mantar enfeksiyonuna bağlı olarak gerçekleşir, yani alerji ile ilgili değildir. Ancak gebelikte makat çevresinde hissedilen kaşıntılar da hemoroid veya parazitlere bağlı olarak ortaya çıkabilir.
Gebelik döneminde yaşanan hormonsal değişiklikler de çoğu zaman mantar enfeksiyonlarına sebep olabilir. Bu tür bir durumda da en sık olarak görülen belirti de kaşıntıdır. Yaşanan enfeksiyon ve kaşınmaya bağlı olarak da ciltte kızarıklık ve de ödem oluşur. Ancak bunlar bu şikayetler alerji ile ilgili değildir.