Gebelik, çok hassas bir dönemdir ve bu 9 aylık süreç içinde anne adayının sağlık durumu çok önemlidir. Anne adayı gebelikten kaynaklanan olası pek çok rahatsızlık yaşama riski taşımaktadır. Bu risklerin çoğu basit önlemlerle, tedavilerle tolere edilebilir. Ancak anne adayının gebelik öncesinde bilinen bir rahatsızlığı varsa bunun gebelik döneminde ilerleme riski ciddi bir sorun teşkil eder. Bu bakımdan gebelik öncesinde bir hastalığı bulunan kişilerin öncelikle tedavi olması, ardından gebe kalması en doğrusudur. Özellikle de anne adayının bağışıklık sistemiyle ilgili hastalıkların kesinlikle gebelik öncesinde tedavi edilmiş olması, gebelik dönemi içinde de düzenli olarak kontrol edilmesi gerekmektedir.
Gebelikte sorun yaratması muhtemel sağlık sorunlarından birisi de bir bağışıklık sistemi sorunu olan lupus hastalığıdır. Bir kadına lupus hastalığı (SLE) tanısı konulması durumunda gebelik öncesinde önlemlerin alınmış olması gerekir.
Lupus; kişinin bağışıklık sisteminin sağlıklı dokulara ve organlara saldırdığı bir otoimmün hastalığıdır. Lupus sorunu iltihaplanma ile sonuçlanır ve gebelik için tehlike arz eder. Lupusta hastanın vücudu kendi organlarını ve fonksiyonlarını ortadan kaldırır ya da onlara zarar vererek, antikorlar üretir. Bu sebeple de lupus hastalığı kişinin; eklemlerine, böbreklerine, akciğerlerine, kalbine, kan damarlarına, beynine dahası vücudun birçok bölgesine zarar verebilir.
Otoimmun hastalık olarak bilinen bir savunma sistem bozukluğu olan lupusta, vücudun savunma sistemi, yani bağışıklık sistemi vücudun içerisinde yer alan, kendi sağlıklı hücrelerine ve dokularına zarar vermektedir. Hücrelerin ve dokuların aldığı bu hasar dolayısıyla da iltihap oluşur, bazı vücut dokuların canlılığını yitirir. Her lupus vakasının semptomları farklılık göstermekle birlikte genellikle aşırı yorgunluk, ağrılı veya şişmiş eklemler, açıklanamayan ateş, deri döküntüleri ve böbrek problemleri lupus sorununa işaret eder.
Lupus teşhisi konması için hastanın lupus hastalığı belirtileri olan şikayetlerle bir sağlık kurumuna başvurması gerekir. Belirtilerin tespit edilmesi durumunda hastalığın teşhisi için öncelikle hastanın tıbbi hikayesi dinlenir, hasta tam fizik muayeneden geçirilir, laboratuvar testleri, tam kan sayımı, idrar testi, kan kimyası yapılır.
Yapılan testlerde tespit edilen eritrosit sedimantasyon hızının fazla olduğunun görülmesi vücutta normal dışı bir iltihaba işaret eder.
Vücutta kompleman seviyeleri, yani C3, C4 normalden az çıkarsa, bu durum lupus haftalığının şiddetlendiğini gösterir.
Hastaya yapılan anti nükleer antikor testinin (ANA) pozitif çıkması da lupus hastalığının varlığını gösterir. Fakat kişinin anti nükleer antikor testinin pozitif çıkması vücuttaki başka sorunlardan da kaynaklanabileceği için bunu direkt olarak lupus teşhisi olarak yorumlamamakta fayda var.
Lupus teşhisi için Anti-dsDNA, anti-SM, anti-RNP, anti Ro (SSA), anti-La (SSB) gibi başka antikor testleri de yapılabilir. Bu testlerin bir tanesi ya da daha fazlasının pozitif olması da lupus hastalığına işaret edebilir.
Lupus tanısında yukarıdakilere ek olarak deri veya böbrek biyopsisi de uygulanabilir. Tüm bu test, tahlil ve muayeneler sonucunda lupus tanısı konabilir.
Lupus hastalığı aslında gebelikte çok sık görülen bir sorun değildir. Ancak var olduğunda anne adayının ve bebeğin yaşamı için risk oluşturabilir. Lupusa sebep olan etkenler tam olarak bilinmemekle birlikte, kişinin bazı genlerinin bağışıklık sisteminin işleyişini etkileyerek bu hastalığın oluşmasına ortam hazırladığı düşünülmektedir. Bununla birlikte aşırı maruz kalınan güneş ışığı, mononükleoz (öpücük hastalığı), viral enfeksiyonlar gibi diğer faktörlerin lupus hastalığına sebep olabildiği bilinmektedir. Lupus hastalığının ortaya çıkmasında etkili olan faktörler, her lupus hastasında farklı işlemekte, birinde etkili olan durum diğer hastayı etkilememektedir.
Bir tür bağışıklık sistemi sorunu olan lupus hastalığı, 15 ve 64 yaşları arasındaki kadınların yaklaşık 700’de 1’inde görülmektedir. Daha çok 20 – 40 yaşlar arasındaki kadınlarda görülen bu hastalık, zenci kadınlarda, 254 kadında 1 görülmektedir. Lupus hastalığının cinsiyetler arasında görülme sıklığı değerlendirildiğinde ise kadınlarda erkeklere kıyasla daha sık görüldüğü bilinmektedir.
Gebelik isteyen kadınların lupus hastalığına dair komplikasyonlar ve riskler hakkında tam olarak fikir sahibi olabilmesi önemlidir. Gebelik planlayan kadınlar, gebelik başlamadan önce gerekli testleri, muayeneleri yaptırmalı ve doktorun yönlendirmesi ile önlemleri almalıdır. Özellikle de lupus gibi bağışıklık sistemiyle ilgili sorunların tespit edilmesi durumunda anne adayının ve bebeğin sağlığı üzerindeki sonuçları tahmin edilerek davranılmalıdır.
Bağışıklık sistemi sorunu olan lupusun varlığı ya da daha önceden geçirilmiş olması geçmiş yıllarda gebelik için ciddi bir sorun, risk barındırmakta ve bu hastalara gebelik önerilmemekteydi. Ancak son yıllardaki gelişmeler ışığında bu katı görüş az da olsa kırılmış durumdadır. Her ne kadar lupus hastalığın hem anne hem de bebek için oluşturacağı riskler halen ciddiyetini koruyor olsa da, günümüzde başarılı ve güvenli bir gebelik dönemi geçirmek de mümkündür. Bu bağlamda lupus hastalığı yaşayan çoğu kadın, düzenli kontrol ve izleme sayesinde normal bir hamilelik dönemi geçirebiliyor ve sağlıklı bir bebek sahibi olabiliyor. Fakat bunun için hamile kalmadan önce anne adayının doktoruyla birlikte yeterli planlama yapmış ve gerekli tıbbi yardımı almış olması gerekmektedir.
Lupus (SLE ) hastalığında plansız bir gebelik ciddi risk taşımaktadır. Bu bakımdan uzmanlar plansız hamileliğe izin vermezler. Öncelikle lupus hastalığında kontrolsüz bir gebelikte; hastanın o dönem içinde aldığı çeşitli ilaçlar bebek için çok ciddi risk yaratabilir. Bunun yanında gebelik gerçekleştiği dönem hastalığın çok ciddi seyrettiği bir dönemse yaşanan komplikasyonların da şiddeti artar. Bu durumda hem anne adayının hem de bebeğin göreceği zarar da artar. Bunlardan dolayı lupuslu hastanın tedavi tam olarak gerçekleşinceye kadar çok ciddi bir doğum kontrol yöntemi kullanması önemlidir. Gebelik isteyen kadınların tedaviye genel olarak içerisinde estrojen bulunan doğum kontrol haplarını kullanmaları sakıncalı olabilir. Ancak bu konuda en doğru kararı hastayı takip eden doktor verecektir.
Lupus hastalığı, kadının üreme yeteneğini azaltan, düşüren ya da engelleyen bir hastalık değildir. Ancak lupus hastalığı için kullanılan ilaçlar anne adayının gebe kalmasını zorlaştırabilir. Tedavi döneminde gebe kalınması durumunda yukarıda anlatıldığı gibi komplikasyonlar artabilir, bebek ve anne adayının sağlığı tehlikeye girebilir. Bu bakımdan lupus hastası olan kadınlarda hastalık gebelikten önce kontrol altına alınırsa, risksiz, sorunsuz bir gebelik geçirmek mümkün olabilir.
Günümüzde lupus hastası olan kadınların düzeni kontrol ve takip ile güvenli ve sorunsuz bir gebelik geçirmesi mümkün olmaktadır. Ancak bunun için gebelik boyunca lupus komplikasyonları çok ciddi bir düzen içinde izlenmelidir.
Lupus hastalığı kendi içinde pek çok semptomu, komplikasyonu barındıran ve hastaya özel değişkenler içeren bir hastalıktır. Bu bakımdan tıpkı belirtileri ve teşhisinin kişiye özgü özellikler içermesi gibi tedavide hastaya göre değişiklik gösterebilmektedir. Lupus hastasının yaşadığı şikayetlere göre farklı tedavi ve hastalığın seviyesine göre farklı önlemler söz konusu olabilir. Ancak bu konudaki genel yaklaşım daha çok kortizon kullanımı şeklindedir. Tedavide kullanılması gereken ilaçlar göz önünde bulundurulduğunda lupus teşhisi konan kadının tedavi bitinceye kadar gebe kalmaması en doğru yaklaşımdır. Lupus hastası olup da gebe kalan kadınlar ise gebelik süresince özel bir bakıma, tedavi sürecine ihtiyaç duyarlar.
Lupus (SLE) hastalığı gebelik dışında ve gebelik döneminde hastada ciddi komplikasyonlara sebep olabilmektedir. Bu bakımdan kesinlikle lupus hastalarının düzenli olarak tedavi edilmesi ve kontrol altında tutulması esastır. Gebelik döneminde lupus hastalığı vakalarında ise ciddi ve aktif böbrek sorunlarının görülmediği durumlarda ve bebeğe zarar verebilecek bir ilaç tedavisine gerek duyulmadığında sorun yaşanmaz. Lupus tedavi ilaçlarının kullanılmadığı bir süreçte gebe kalan kadınlar sorunsuz ve güvenli bir gebelik süreci geçirebilirler.