Tüp bebek tedavisinin uygulandığı esnada, yumurtalardan sağlanan sağlıklı embriyolar, dondurularak saklanıyor. Böylece 3 veya 4 uygulamanın ardından dondurulan bu embriyolar ile beraber taze embriyo çözüldüğü zaman elde edilen sağlıklı embriyo miktarı çok olduğu için, hamile olabilme ihtimali daha fazla oluyor.
Günümüzde en iyi tüp bebek merkezlerinde yapılan en önemli gelişmelerden birisi de, embriyoların dondurularak saklanabilmesidir. Bu yöntem ile her seferinde sağlıklı olan embriyo saklandığı ve bütün bu sağlıklı embriyolar anne rahmine yeniden transfer edildiği için, hamile olma ihtimali artmış oluyor. Embriyo havuzu yöntemi, pek çok anne adayı için yararlı bir teknolojik gelişmedir.
Embriyo havuzunun en önemli avantajı, anne veya baba adayı yeni bir uygulamanın yapılması için herhangi bir tedaviye ihtiyaç duymazlar.
Tüp bebek tedavisi uygulanmadan önce, anne ve baba adaylarından bir takım tetkikler ve tedaviler istenir. Tedavi adımlarında hem anne adayı, hem de baba adayı bir çok ilaç ve uygulamanın yan etkisine maruz kalabilmektedir.
Yapılan bütün işlemlerin ardından, uygulamalarda pek çok zaman 7 gün ile 25 gün den fazla embriyo elde edilebilmektedir. Ancak çoğul hamilelik komplikesini minimum seviyeye indirebilmek adına, genellikle anne rahmine en çok 3 adet embriyo transfer edilmektedir. Geriye kalan embriyolar ile ne yapılacağı bu adımda önem taşımaktadır. Tekrar uygulanacak olan bir tüp bebek tedavisinde, bütün tedavi adımlarının yeniden yapılamayacağı sebebinden dolayı, embriyoların dondurularak embriyo havuzuna alınması, en uygun yöntem olarak kabul ediliyor.
Embriyoların dondurularak değerlendirilmesi, anne ve baba adaylarına hem ekonomik açıdan hem de psikolojik açıdan bir avantaj sağlamaktadır. Aynı zamanda embriyo dondurma işlemi, tüp bebek tedavilerinin uygulaması esnasında başarı ihtimalini arttıran bir işlem olarak kabul edilmektedir.
Günümüzde tüm dünya ülkelerinde de yumurtalıkların uyarılması için kullanılan yöntemler daha da yumuşatılmaya çalışılır. Yumurtalıkların daha az uyarılması ve daha az yumurta geliştirilmeye çalışması için teşvikler oluşturulmaktadır. Laboratuvar kültür ortamlarındaki yenilikler ve gelişmeler sayesinde daha az sayıdaki yumurtanın ya da embriyonun daha etkin bir şekilde kullanılması mümkün olmaktadır. Günümüzdeki koşullarla yapılan tedavilerde, tek ya da iki blastosist transferi ile neredeyse aynı hamilelik oranlarının sağlandığı ve çoğul gebelik oranının minimumda tutulabildiği görülmüştür. Bu sebeple de ortaya doğal siklusta tüp bebek tedavisi yani ilaçsız tüp bebek tedavisi yaklaşımı ortaya çıkmıştır. Daha az ilaç kullanma, yumurtalıkların daha az uyarılması ya da hiç uyarılmaması ve akabinde yumurta elde etmek ve blastosist transferi amaçlanır. Türkiye’nin koşulları anne ve baba adaylarına, yardımcı üreme yöntemlerinde tek bir tedavide, çoğul gebelik riskinin de önüne geçerek, en yüksek şansı sunma hedefi getirir. Tedavinin bütün maliyetinin çiftler tarafından karşılanması, tedavi masrafına ithal ilaçların yüksek ücretlerinin de ilave olması dolayısıyla faydalı olmayan ilaçların gerekli olmayan dozlarda kullanımı yapılmamalıdır. Alt yapı ve deneyim yetersizliği giderilmeden tedaviye başlamak doğru olmayacaktır.
Adetlerini düzenli olarak yaşayan, cevabı kötü olan bir durumda her ay bir follikül geliştiği kabul edilir. İlaç uyarısı ardından yine bir ya da iki yumurta oluşturulması, yüksek doz ilaç tedavinin gerekli olmadığını da ortaya koymaktadır. Bu gibi durumlarda herhangi bir uyarıya ihtiyaç duyulmadan, doğal olarak seçilen ve gelişen follikülün izlenmesi ve follikül aspirasyonu ile oluşturulan yumurtanın ICSI ile incelenmesi ilaçsız tüp bebek olarak ifade edilebilir.
Bu tedavide yumurta gelişimi ultrasonografi ve ihtiyaç duyulduğunda kan estrojen seviyesi ile kontrol edilir. Herhangi bir ilaç uyarısı olmadığı için her ay tek bir yumurta gelişimi kabul edilir. Kimi zaman ise iki yumurta eş zamanlı olarak büyüyebilir. İlaç kullanılmadığı için yumurtanın büyümesi ve çatlaması tamamen vücudun kendi hormonlarının kontrolü ile gerçekleştiği için oldukça doğaldır. Bu durum tedaviyi klasik tüp bebek tedavilerinden ayırır.
Yumurta toplama aşamasında ultrasonografide görüntülenen follikül içerisine yani yumurtayı barındıran sıvı dolu keseye ince bir iğne aracılığı ile girilir ve follikül içeriği aspire edilir. Oluşturulan sıvı, aynı zamanda laboratuar koşullarında mikroskop altında değerlendirilir ve içerisinde yumurta var mı, yok mu anlaşılır. Şayet yumurta tespit edilmez ise, follikül içi özel sıvılar ile yeniden yıkanır. Bu sayede yumurta bulunabilir. Kimi zaman follikül büyüdüğü halde içinde olan yumurta belirli bir evrede gelişimini durdurabilmektedir. Bu durumda yumurta oluşturulamaz. Özellikle 40 yaş ve üzeri olan kadınlar için folliküllerden yumurta oluşturulamaz. Çünkü, “programlı hücre ölümü” (apoptozis) sebebiyle gelişimleri durur. Olgun bir yumurta oluşturulduğunda mikroenjeksiyon yöntemine geçilir. Yumurtanın döllenmemesi ya da döllenmiş olan embriyonun gelişimin belirli bir aşamasında durması, çeşitli riskleri de peşinden getirir. Yumurta sağlıklı bir biçimde döllendiği zaman ve embriyo gelişimini devam ettirdiğinde 3 ya da 5 gün içerisinde embriyo rahim içerisine aktarılır.
Sonuç olarak ilaçsız olarak geliştirilen yumurtaların, ilaç tedavisi sonucunda elde edilen yumurtalardan dahi kaliteli olduğu bildirilmiştir. Netice olara, ilaçsız tüp bebekte ICSI tedavisi, başarı şansının kısıtlı olmasına rağmen, gebelik şanslarını devam ettirmek isteyen anne ve baba adayları için oldukça pratik ve ekonomik bir yöntemdir.
Tedavinin dezavantajlarından biri tek yumurtanın oluşturulması döneminde karşılaşılan riskler ve tek embriyonun rahim içerisine tutunma şansının az olması dolayısıyla başarı şansının daha az olmasıdır.Yaşının yaşı ilerlemiş ise tek yumurta ve tek embriyo geliştirilirse genetik inceleme yapılması şarttır. Bu koşullarda geliştirilen embriyoların dondurulması koşulu ile bir havuz oluşturulması ve ardışık sikluslar ardından son taze siklus ile planlanmış tek bir transfer ardından kadının hamilelik şansının arttırılması olasıdır.