Tüp bebek, bebek sahibi olamayan eşlerin, en çok tercih ettiği ve genellikle de başarı elde ettiği bir yöntemdir. Ancak bazı zamanlar, bu yöntem ile de bebek sahibi olunamayabilmektedir.
Bebek sahibi olabilmek için tüp bebek tedavisine başvuran eşler, yanlış tüp bebek merkezi seçimi ve tedavide ısrar sağlanamadığı zamanlarda, hayal kırıklığı ile karşılaşabilirler. Uğradıkları bu hayal kırıklığı da, bir müddet sonra yerini umutsuzluğa bırakmaktadır. Ancak teknolojinin her geçen gün kendini yenilemesi, gün geçtikçe problemlere yeni çözümler bulması, tüp bebek konusunda umutları tükenen ve hayal kırıklığına uğrayan eşler için, yeniden ışık olmaktadır.
Aynı zamanda gelişmeye devam eden teknolojinin sayesinde, tüp bebek tedavisinde sağlanan başarıyı, en üst düzeye çıkarmak oldukça mümkündür.
Klasik mikroenjeksiyon tedavilerinde sperm hücreleri laboratuvarda bir bir seçilirken, mikroskop yardımı ile kendi büyüklüklerinin neredeyse 400 ile 600 katı daha çok büyütülerek seçilirler. Bu büyütme işlemi ile beraber, normal olarak görülen sperm hücreleri, tedavi esnasında kullanılır. IMSI yönteminde ise, klasik mikroenjeksiyon da olan büyütmeden, ortalama 8000 kat daha büyük bir şekilde görünmektedir. Böylelikle, normalden çok daha iyi durumda ve kalitede olan spermler daha rahat ve kolay bir şekilde seçilerek, daha önce ki spermlerin sebep olduğu başarısızlığın önüne geçilerek, çiftlerde başarı elde edilebilmektedir.
Bundan yıllar önce, çiftlerin önüne seçenek olarak sunulan üreme hücrelerinin (gamet) ve embriyoların dondurulup muhafaza edilmesi ve ihtiyaç duyulması halinde çözülerek tedavi için kullanılması güncel uygulamalarda artık laboratuvarların standart bir uygulaması şekline geldi. Daha önceleri, tedavinin başından sonuna kadar incelenmesi gerekli olan ve çiftlerin program dışına çıkmalarının uygun görülmediği ve uzun zaman alan tedaviler, bugünün koşullarında süreleri de artık çok fazla rağbet görmüyor. Pek çok çift dondurma/çözme yöntemlerinde sağlanmakta olan yüksek başarıları ile ilgili olarak neredeyse bütün tedavi sürecini, kendi istedikleri şekilde planlayabilmekte. Tabii ki bu büyük değişimin sırasında, uygulama yapılan merkezde yüksek başarı oranı ile uygulanan dondurma/çözme yöntemleri yatmaktadır.
Kapsamlı Kromozomal Tarama: Yapılan araştırmalar sonrasında, kısırlık ve tüp bebek tedavisinde başarısızlık nedenlerinin genetik olduğu ortaya çıktı. Ancak yine de umutsuzluğa kapılmamanızı tavsiye ediyoruz. Gelişen son teknoloji ile tüp bebek yöntemi, bugün çok farklı bir noktadadır. Kapsamlı kromozomal tarama yöntemi ile 230’dan fazla genin incelenmesi söz konusudur.
ERA Testi: Gelişmelerden bir yenisi de ERA Testi uygulamasıdır. Embriyonun kalitesine göre en doğru zamanın belirlenmesini sağlayan bu test ile, anne adaylarının da yüzü gülüyor. Başarı oranını önemli ölçüde arttıran bu test, tüp bebek yöntemindeki en yeni gelişmeler arasındaki yerini alıyor.
Yapılan tüp bebek tedavileri esnasında, mikroenjeksiyon yöntemi ile spermler özel bir mikroskop merceği altında teker teker seçilerek, anne adayının yumurtasının içerisine enjekte edilir. Bu işlemin yapıldığı sırada, kaliteli embriyo sağlayabilmek için spermin hareketli kuyruk ve baş şeklinin düzgün olmasına dikkat edilir.
Morfoloji olarak ifade edilen spermin şekil özellikleri iyi olduğun zaman, sağlıklı bir sperme rastlandığı düşünülür. Klasik olarak mikroenjeksiyon için kullanılmakta olan mikroskoplar, spermi neredeyse 400 kat kadar büyüterek sperm seçiminde doktorlara yardımcı olur. Intra ctoplasmic magnified sperm injection (IMSI) denilen yöntemde özel bir mercek ve bilgisayar programı kullanılarak, sperm 6600 kat kadar büyütülür. Bu sayede spermin morfolojisi daha iyi bir şekilde değerlendirilir. Genellikle de spermin baş kısmında görülen değişikler, sperm kalitesini belirler ve bu bölgede bulunan baloncuk şeklinde ki hücresel değişikliklere dikkat edilir. IMSI bir tek mikroskobun özelliği ile alakalı bir durum olmadığı gibi, bu yöntemi kullanan embriyoloğun bu konuda eğitimli ve deneyimli olması da oldukça önemlidir.
Güncel bir tüp bebek laboratuvarında, tedavinin yapıldığı esnada sağlanmış olan embriyolar, inkübatör olarak ifade edilen ve anne rahmi şartlarına benzemeye amaçlı olarak üretilmiş (belirli bir ısı, nem ve gaz koşulları sağlayan) cihazlar içerisinde büyütülürler. Bununla beraber, embriyoların günlük büyümelerinin inceleme ve denetim altına alınması amacı ile en azından günde 1 defa bu cihazların dışına çıkarılarak mikroskop altında gelişim kontrolleri gerçekleştirilir. İnkübatör dışına çıkarıldıkları esnada, embriyolar laboratuvarın iç koşullarının etkisine maruz kalırlar. Laboratuar içi şartların (ısı, nem, sterilite, hava kalitesi vs.) iyi olmaması halinde ise, bu kontrollerin yapıldığı esnada bir takım embriyoların etkilenmesi ve gelişimlerinde çeşitli aksamalara rastlanabilmektedir.
Son zamanlarda, artık içerisine kamera sistemleri monte edilmiş yeni nesil inkübatörlerin kullanılması ile beraber, bu sorunlar minimum seviyeye indilirilebilmektedir. Embriyolar gün içerisinde sadece 1 defa değil, sürekli bir şekilde izlenebilmekte ve bu izlemenin yapılması için embriyo bulunduğu ortamdan da çıkarılmak zorunda kalınmıyor.
Dinamik embriyo görüntüleme sistemleri ile beraber, bunun yanı sıra, bugüne dek embriyo gelişimi ile alakalı bilinmeyen çok sayıda yeni parametre de keşfedildi. Bu paramatrelerin embriyo seçimi için kullanılması ile beraber, hamilelik oranlarında artış ve hamilelik kayıplarında azalma sağlanabilmektedir.