4. Hafta Hamilelik
18 Eylül 2015
6. Hafta Hamilelik
21 Eylül 2015

5. Hafta Hamilelik

Gebeliğin 5. haftasına gelindiğinde artık anne adayının adeti gecikmiştir. Korumasız cinsel ilişki yaşayan kadın da bu gecikmenin gebeliğe bağlı bir gecikme olduğundan ciddi bir şekilde şüphelenmeye başlar. Bu hafta içinde kadın, hamile olduğunu öğrenmek için gebelik testi yaptırmaya karar verir.

Adet kanaması geciktiğinde eczanelerde satılan idrarda gebelik testi gebeliğin varlığını veya yokluğunu gösterebilir. İdrar testi negatif sonuç verdiğinde bu çok güvenilir olmayabilirken, pozitif çıkması durumunda sonuç kesindir. Çünkü idrarda gebelik testleri, kandan idrara geçen beta HCG hormonu belli bir seviyeye ulaşmadan pozitif sonuç vermeyebilir. Kadının gebelikten şüphelenmesi durumunda idrar testinin negatif çıkması tam olarak güvenli sayılmayacağı için anne adayının bir sağlık kurumuna başvurup kanda gebelik testi yaptırması çok daha doğru bir yaklaşım olur.

5. hafta hamilelik

Sağlık kurumlarında yapılan kanda gebelik testlerinin çok daha hassas olduğundan hatalı şekilde negatif sonuç verme riskleri yok denecek kadar azdır. Zira beta HCG hormonunun kanda tespit edilmesi demek, kadının vücudunda gebelik hormonlarının salındığı anlamına gelmektedir. Ancak kanda pozitif çıkan bu gebeliğin normal bir gebelik mi, yoksa dış gebelik, boş gebelik, kimyasal gebelik mi olduğu ise sadece ultrason muayenesi ile tespit edilebilir.

Gebeliğin 5. haftasında anne adayında yaşanan değişiklikler

5 haftalık bir gebelikte artık bebek 4. haftanın sonunda rahim iç tabakasına yerleşmiştir. Bu sebeple de anne adayının vücudunda Beta HCG adı verilen gebelik hormon salgısını yaparak varlığına dair belirtiler göstermeye başlamıştır. Beta HCG kanda normal şartlarda yalnızca gebelik olduğunda bulunan ve bir zaman sonra da idrarda da saptanabilen bir hormondur.

Gebelik testinin negatif çıkması

Gebelik isteyen kadınlar, 5. hafta içinde adet görürse de “ne zaman gebe kalacağım?” gibi bir kaygıya kapılmamalılar. Korunmasız cinsel ilişki yaşanan bir adet döngüsünde bir kadının gebe kalma şansı sadece % 25 civarındadır. Bebek isteyen çiftler ilk birkaç denemeden sonra sıklıkla bu tür endişeler yaşar ve doktorlara gidip tedavi yolları ararlar. Unutulmamalıdır ki; her kadının gebe kalma “hızı” farklıdır. Bu sebeple de kısırlık endişesi yaşamadan önce 35 yaşın altındaki kadınların yaklaşık 1 yıl, 35 yaşın üstündekilerinse yaklaşık 6 ay düzenli aralıklarla (haftada 2 – 3 kez) korumasız cinsel ilişki yaşamaları önerilir. Eğer bu şekilde denemeye rağmen gebelik elde edilemezse doktora başvurmak gerekir. Kadınlar, hamile kalmak için aceleci davranırsa gereksiz tedaviler ve uygulamalar yaptırma yönüne gidebilir, gebelik sürecini de daha fazla zorlaştırabilirler. Bu bakımdan bir süre sabredip rahat olmakta fayda var.

Bazı durumlarda ise kadının adet kanaması yeterince gecikmiş olmasına rağmen gebelik testiniz olumsuz olabilir. Bu durumun en olası sebepleri, testin gebelik hormonu daha vücutta etken olmadan, yani erken dönemde yapılmış olması ya da gerçekten de adet kanamasının gebelik dışı bir nedene bağlı gecikmiş olması şeklindedir. Düzenli olarak korumasız cinsel ilişki yaşayan üreme çağındaki kadınlarda adet kanamasının gebelik dışında gecikmesinin en sık karşılaşılan sebebi ise ruhsal olaylar, sorunlardır.

Kadınlardaki yumurtlama olgusunun beyindeki merkezi hipotalamus bölgesidir. Beyindeki bu bölge, beyin korteksi adı verilen, duygu ve düşüncelerin oluştuğu beyin üst merkezinin çok sıkı bir denetimi altındadır. Kadınlar gebeliği çok istediklerinde, yani ileri derecede gebe kalma arzusu yaşandığında, ileri derecede gebe kalma korkusu, ruhsal stres, iklim değişiklikleri ve diğer birçok neden bu bölgenin hipotalamusa “adet gecikmesi” emri vermesine sebep olabilir.

5 haftalık gebelik

5. hafta gebelik

Anne adayı 5. hafta içinde gebe olduğunu öğrendiğinde daha gebeliğin varlığını bilmiyorken yaşananlar, sürdürülen olumsuz alışkanlıklar onu endişelendirebilir. Anne adayı gebelikten haberdar olmadığı için geçen ay içinde ilaç içmiş, sigara kullanmış, içki içmiş, röntgen filmi çektirmiş ya da çok ağır egzersizler yapmış olabilir. Gebeliği öğrendikten sonra geçmişte olan bu olumsuz koşullar sebebiyle üzülmemeli, endişelenmemelidir. Çünkü bu haftadan itibaren anne adayının maksimum düzeyde sağlık koşullarına uyması durumunda genetik bir sorun da yoksa sağlıklı bir gebelik ve doğum gerçekleşecektir.

Anne adayı adet gecikmesi yaşamadan önceki dönemde bebek henüz az sayıda hücreden oluştuğundan bebeğe zarar verebilecek bir etken tek bir hücreyi bile etkilese gebelik devam edemez. Eğer zararlı bazı durumlar olmasına rağmen gebelik devam ediyorsa, bu olumsuz etken gecikme olmadan önceki dönemde gebeliğe hiçbir zarar vermemiş demektir. Bu genel bir bilgi olmakla beraber bazı istisnai durumlar için doktora danışmak, doktoru haberdar etmek en doğrusudur.

Muhtemel doğum tarihi ve gebelik haftası nasıl hesaplanır?

Her normal gebelik süresi kadının son adet tarihinin ilk gününden itibaren ortalama 40 hafta ya da 280 gündür. Gebelikte 38. haftanın başladığı gün ile 42. haftaya girilen gün arasında gerçekleşen doğumlar olağan zamanında gerçekleşmiş olarak kabul edilir ve en sağlıklı olandır.

Anne adayları gebelik haftasını ve muhtemel doğum tarihini hesaplamak için haftaları gösteren bir takvim alıp son adet tarihinin ilk gününü bu takvimde işaretlemelidir. Bu tarihten itibaren bir bir sayarak 40 hafta ileri gidildiğinde muhtemel doğum tarihini bulmak mümkün olur. Bu hesapla herhangi bir zamanda gebelik haftasını hesaplamak için aynı takvimde bulunan tarihte kaç hafta ve bu tam haftanın üzerinden kaç gün geçtiğini sayarak hesaplamak mümkün olur. Son adet tarihine göre gebelik haftasını ve muhtemel doğum tarihini hesaplamak hem çok kolay hem de çok güvenlidir. Gebelik haftasını ve muhtemel doğum tarihini hesaplamak için internet sitelerindeki hesaplayıcılar da kullanılabilir. Bu hesaplamalarla birlikte anne adayının düzenli olarak gideceği ultrason muayenelerinde doktorun kanaati ve tespiti de gebelik haftasını ve doğum tarihini hesaplamanın en güvenli yoludur.

Gebeliğin 5. haftasında gebelik kesesinde gelişmekte olan bebek henüz görüntülenecek kadar büyümemiştir. Bu bakımdan da gebeliğin 5. haftasında kanda ve idrarda gebelik testi pozitif çıkarken, ultrason muayenesi için doktor genellikle birkaç hafta sonrasına kontrol randevusu verir. Ancak gebeliğin bu haftasında da vajinal yoldan yapılmış bir ultrasonografi mümkündür. Zira 5. haftada karından bakılan ultrasonografide gebeliğe ait yapıların görüntülenmesi olası değildir.

Gebeliğin 5. haftasında bebekte oluşan değişiklikler

Gebeliğin 5. haftasında bebek 0.2 – 0.4 milimetre uzunluğunda ve oval bir disk şeklindedir. Minik bebeğin organları artık oluşmaya başlar. Bebeğin ektoderm adı verilen yapısı; beyin, omurilik, duyu organları ve sinir sisteminin tüm parçalarını, cilt, saç, tırnak, dişler, ağız içi, sinüsler, gözün kornea tabakası gibi dış dünyaya açık tüm boşlukları ve ter, meme ve gözyaşı salgı bezleri gibi dış dünyaya salgı yapan salgı bezlerini içeren bir yapıdır. Endoderm adı verilen yapı; sindirim sistemi ve karaciğer, pankreas, safra kesesi gibi organlarını, solunum sistemi, idrar torbası ve tiroit bezini içeren yapıdır. Mezoderm adlı yapı ise; kaslar, kemikler, lenf sistemi, dalak, kalp, dolaşım sistemi, böbrekler ve üreme organlarını oluşturmaktadır.

Bu süreçte hızla büyümeye devam eden bebeğin boyu bu haftanın sonuna doğru 1.5 – 2 milimetre civarında olur. Bebeğinizin ilk olarak gelişen organlarından biri kalbidir. Bebeğin kalbi, embriyoda ilk gelişen organ olarak bu haftanın ortasında atmaya başlar. Bir bebeğin oluşmaya başlaması, öncelikle gerekli malzemelerin bu ortama getirilmesi gerekliliğini doğuruyor. Organlar oluşuyor, benzer şekilde bebeğin kalbi atıyor ve oluşan ilk yollardan bebeğe gerekli malzemeler anne kanından taşınmaya başlıyor. Minik embriyoya sıkı sıkıya bağlı olan yolk kesesi bu dönemde bebeğe ait kan hücresi üretiminden sorumlu olan yapıdır ve onun diğer işlevleri henüz tam olarak çözülememiştir. Bu haftanın başından itibaren bebeğin beyin ve omurilik dokusu nöral oluk boyunca gelişmeye başlar ve bu oluşumun yönetim alanı oluşmuştur.

Gebeliğin ilk haftalarında beslenme

Gebeliğin 1. Trimesterı, yani ilk 3 aylık dönemi çoğu anne adayının bulantı, tiksinme, bazı kokulara aşırı duyarlılık, iştahsızlık gibi belirtiler yaşadığı bir dönemdir. Gebeliği yeni öğrendikleri bu dönemde anne adayları bebeklerini yeterince besleyemedikleri gibi bir endişeye kapılırlar. Ancak bu dönemde anne adaylarının kendilerini her şeyi yemek için zorlamaları doğru olmaz. Bu süreçte dikkatlice değerlendirildiğinde bazı gıdaların daha çekici geldiği ve bunları yeme isteği oluştuğu fark edilir. Anne adayları bu dönemde sağlıklı olan besinlerden en çok hangilerini yemek istiyorlarsa onlara ağırlık verebilirler. Gıdalar sağlıksız olmadığı sürece sorun olmaz. Aşırı bir beslenme bozukluğu olmadığı sürece bebeğe zarar verecek bir sorun olmaz.

İlk trimesterdaki bazı yemeklerden tiksinme durumunun aslında temel amacı anne adayını toksik maddelerden korumaktır. Bu süreçte sigaradan nefret ettiğini fark etmek anne adayını gayet memnun eder. Ancak çok etkileyecek düzeydeki bir beslenme bozukluğu olursa doktora danışmak gerekir.

Gebelik beslenmesi konusuna gebeliğin bu erken haftalarında çok geniş olarak yer ayrılması gerekmez. Ancak bu dönemdeki beslenmeye dair bilinmesi gereken ilk şey günlük öğün sayısını 4, hatta 6’ya çıkarmanızın anne adayına ve gebeliğe getireceği faydadır. Gebeliğin en başından sonuna kadar sık aralıklarla ve küçük porsiyonlarda beslenmek bir yandan midenin aşırı dolmasını ve rahatsız olmanızı engeller, diğer yandan ise kan şekerinin düşmesi sonucu oluşan “aşırı yeme” ihtiyacınızı önler.

Gebeliğin başından itibaren sebze ve meyveler, protein, kalsiyum ve sıvı alımına özellikle dikkat edilmesi gerekir. Bu dönemde aşırı yağlı ve aşırı karbonhidratlı besinler gereksiz kalori alımı dışında başka bir fayda vermez.

Hamilelik boyunca anne adayları; çiğ köfte, pişmemiş şarküteri ürünleri gibi çiğ etlerden uzak durmalı ve yiyecekleri iyi bir şekilde yıkamaya özen göstermeliler. Bunun sebebi de bu besinlerde toksoplazma mikrobu bulunması riskinin yüksek olması ve bunun da bebeğe zarar verecek olmasıdır. Toksoplazma mikrobunun diğer bir bulaşma yolu da kediler olduğu için özellikle sokak kedilerinden uzak durulmalı ve varsa evdeki kedinin bakımının da eşe ya da başka birine devredilmesi gerekir.

Peynirler genellikle pastörize edilmemiş sütten yapılmakta ve ülkemizde pastörize edilmemiş sütlerle yapılan peynirlerin tüketimi de pek yaygın olmamaktadır. Çiğ sütle yapılan bu peynirlerin Listeria adı verilen bir bakteri taşıma riski vardır. Bu bakteri de bebeğe zarar verebilmektedir.

Gebelikte sıvı tüketimi çok önemlidir. Bu süreçte maden suyu, soda gibi sıvıların alınması sakıncalı olmamakla birlikte, kahve, kola, çay gibi kafein içeren içeceklerin tüketiminden kaçınılmalıdır. Bu konuda güvenli bir üst sınır olmamakla birlikte kola benzeri asitli içecekler kesinlikle yasak, çay ve kahve ise günde en fazla 2 bardak şeklindedir. Bebeğinizin gelişmekte olan beyin hücrelerini öldürme özelliğine sahip olduğu için de gebelikte alkol kesinlikle alınmamalıdır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.