Gebelik sürecinde anne adaylarını en çok korkutan olumsuzluklar biri düşük riskidir. Özellikle de gebe kalmaya çalışan ve bu konuda tedavi gören anne adaylarının düşük yapma korkusu, azımsanmayacak kadar çok kadını etkilemektedir.
Hamileliğin ilk 12 haftasında meydana gelen hamilelik kayıpları, düşük olarak ifade edilir. 12. haftadan sonra meydana gelen kayıplar, düşük olarak adlandırılmamaktadır. Düşüklerin çeşitleri bulunmaktadır.
Düşük çeşitleri:
Düşüğün kendiliğinden başlaması ve kendiliğinden düşmesi, tamamlanmış düşük olarak adlandırılır. Rahim içinin tamamen boşaldığı, gerekli muayeneler neticesinde tespit edilmiş ise, bu düşükler için ek bir müdahale yapılmamaktadır.
Hamilelikte kanama olması, hiçbir durumda normal kabul edilmemektedir. Kanama olması, düşük riskini akla getirmektedir. Bu gibi durumlarda zaman kaybetmeden bir uzmana başvurmak gerekmektedir. Şayet gebelik riskli ise çifte cinsel ilişki yasaklanabilir. Ayrıca yatak istirati önerilebilir.
Şayet düşük başlamış ise ancak rahim içi tam olarak boşalamamış ise bu durumda tamamlanmamış düşük söz konusudur. Kanamanın durması ve rahim içinde kalan parçaların alınması için kürtaj yapılması gerekebilir.
Düşük sebepleri nelerdir?
Düşük riskine karşı hangi önlemler alınabilir?
Düşük riski söz konusu ise, doktor onayı ile yukarıda bahsedilen önlemleri almak faydalı olabilir. Ancak çeşitli durumlarda düşük yapmak, herhangi bir şekilde engellenemeyebilir.
Tüp bebek tedavisinde düşük riski, doğal gebeliklere göre bazı anne adayları için daha yüksek olabilir. Ancak bu duruma yol açan faktör, tüp bebek tedavisinde uygulanan ilaç tedavisi ya da tüp bebek aşamaları değildir. Bu noktada anne adayının yaşı, kısırlık sebepleri, kısırlık süresi ya da çiftten elde edilen üreme hücrelerinin kalitesi belirleyici olmaktadır.
Doğal yollarla oluşmuş tekiz gebeliklerde yalnızca bir yumurta olgunlaşır, çatlar ve sperm hücreleri ile döllenir. Bu aşamada yumurta, anne adayının ürettiği düzeyde hormona maruz kalmaktadır. Tüp bebek yönteminde ise bir yumurta ile gebelik şansı düşük olduğu için 10 veya 15 tane yumurta büyütülmektedir. Vücudun da buna göre hormon salgılaması için tedaviler uygulanır. Salgılanan bu östrojen hormonu doğal yolla oluşan hamileliğe kıyasla, tüp bebek tedavisinde daha fazla olmaktadır.
Vücutta meydana gelen kanamaların sebebi, östrojen ve progesteron hormonlarının dengesiz salgılanmasıdır. Yumurtaların sayısı arttığı zaman bu hormonu karşılayacak östrojen hormonu üretilemeyebilir. Bu sebeple de tüp bebek tedavisinde progesteron ya da östrojen takviyesi yapılabilir.
Tüp bebek tedavilerinde anne adayının rahminin durumu, gebelik için uygun olup olmadığı, embriyonun yapısal özellikleri gibi faktörler de düşüğe yol açabilir. Bu sebeple de tüp bebek tedavisinde düşük riski daha fazla olarak geçmektedir. Ancak bunun sebebi tedavi kaynaklı değil, kısırlığa yol açan sebeplerdir.