Hamileliğin son dönemlerinden itibaren prolaktin hormonunun kandaki oranları artamaya başlar. Bununla beraber meme dokusunda süt üretimi başlar. Prolaktin hormonu, beyindeki hipofiz bezinden salgılanmaktadır. Doğumun gerçekleşmesinden sonra ise dokusal uyarılar ve bebeğin emme refleksi sayesinde okstosin adı verilen hormonun kana salgılanması sağlanır. Bu sayede de memede biriken süt, dışarı çıkabilir.
Bebeğin düzenli olarak emzirilmesi sayesinde bu süreç devam etmektedir. Sürecin devam etmesi için ise süt üretimi için gerekli olan prolaktin hormonu devamlı olarak yükselmektedir. Prolaktin hormonunun kandaki yüksekliği, yeni bir hamileliğe sebep olabilecek yumurtlama faaliyetini engeller.
Bu sayede de vücut henüz hazır değilken yeniden gebelik oluşması engellenir. Ancak emziren anneler, her zaman için yeni gebelik adına risk altında olduklarını unutmamalıdır. Bu sebeple de en kısa sürede uygun bir doğum kontrol yöntemine başvurmaları ve doğum kontrol yöntemi sayesinde kendilerini koruma altına almaları önerilir. Emzirmenin gebelikten korunmada %99 oranında başarılı olabilir. Bu başarı oranını yakalamak için bazı şartların yerine getirilmesi gerekmektedir.
Emzirmenin gebelikten koruma etkisi ilk altı ay yüksektir. Ancak daha sonra gittikçe azalmaya başlar. Gebelikten koruma sağlanması için başarı oranlarının düşmemesi adına çeşitli kriterler oluşturulmuştur. Bu kriterler, ekolojik emzirme kapsamında incelenmektedir. Bu kritler ise:
Bu kriterler, emzirmenin gebelikten yüksek oranda korumasını sağlamak üzerinedir. Emzirme döneminde gebe kalma şansı az da olsa vardır. Bu sebeple de ekstra bir doğum kontrol yöntemine mutlaka başvurulmalıdır.