Hamilelik Kaç Günde Belli Olur?
11 Aralık 2017
Yumurtlama Olmadan Hamile Kalınır Mı?
11 Aralık 2017

Sperm Şekil Bozukluğu

Erkek kısırlığından bahsedildiğinde, erkekten kaynaklı bir kısırlık sorununun varlığında en sık karşılaşılan sorunlar genellikle sperm sayısının, yoğunluğunun, hareketliliğinin yetersizliği ya da sperm şekil bozukluğudur. Doğal yolla bebek sahibi olamayan, üreme organları ile ilgili bir rahatsızlıktan şüphelenen erkekler bir kliniğe, sağlık kurumuna başvurduklarında ilk olarak semen analizi istenmektedir. Bu semen analizi, erkeğin 2 -5 günlük bir cinsel perhiz sonrası alınan semen örneğinin hacimsel ve yapısal yönden, semen örneğinin içerdiği sperm hücrelerinin de sayı, hareketlilik ve şekil bozukluğu yönünden detaylı incelenmesini kapsar.

Semen analizi ne ifade eder?

sperm-yikama

Semen analizinde incelenen spermlerin; sayısı, yoğunluğu, bulunan spermlerin ne kadarının düzgün doğrusal hareket ettiği (mikroskop altında yapılan incelemede yön değiştirmeden ileri doğru hareketlilik gösterdiği) tespit edilir. Burada elde edilen veriler genellikle düzenli ilişki sürecinde çiftlerin gebe kalabilme süreci ile doğrudan orantılıdır. Aynı bağlamda sperm sayısı ve hareketliliğinin normal olarak kabul edilen değerlerin altında olduğu erkeklerde, azalma oranı ne kadar fazla ise çiftlerin çocuk sahibi olması için gereken zaman da o kadar uzundur. Sperm sayısında ve/veya hareketliliğinde ciddi anlamda bir yoksunluk gözlenmesi durumunda uzmanlar çiftlerin doğal yolla çocuk sahibi olma şanslarını değerlendirir ve zaman kaybetmeden tüp bebek tedavisine başlamayı önerir. Çocuk sahibi olmada sperm sayısı ve hareketliliği yanında en fazla endişe yaratan konulardan birisi de, spermlerde gözlenen şekil bozukluklarıdır.

Spermlerdeki şekil bozuklukları

Spermisidler

Semen analizinde spermlerin sayısı, yoğunluğu ve hareketlilik oranı değerlendirilirken spermlerde şekil bozukluğu olup olmadığına da bakılır. Zira sorunsuz bir şekilde döllenme, gebelik elde edilebilmesi için spermlerin şekillerinin de yumurtayı döllemeye uygun olması gerekir. Bu bağlamda üreme teknolojilerinin geldiği son noktada dünyada spermlerdeki şekil bozukluklarının tespiti için Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Kruger kriterlerine göre gerçekleştirilen değerlendirme uygulanır. Sperm şekil bozukluklarının tayini için incelenecek sperm hücreleri özel hazırlık işlemlerinden geçirilir, spermler farklı bölümleri bakımından (baş, boyun ve kuyruk) detaylı olarak değerlendirilir. Bu değerlendirme sonucunda incelenen spermlerde normal standartlara, gebelik için uygun standartlara sahip sperm hücresi oranının belirli bir sayının üzerinde olması durumunda sonuçlar normal kabul edilir. Bu oran aslında % 4 gibi son derece düşük bir orana denk gelmektedir. Yani spermlerin ortalama % 4’ü şekil bakımından “normal” ise üremenin mümkün olduğu kanısına varılır. Başka bir deyişle üreme sağlığı yönünden problem taşımadığı görülen erkeklerde, üretilen sperm hücrelerinin % 90’ından fazlasında sperm şekil bozukluklarının gözlenmesi aslında sıradan bir durum olarak kabul edilir.

Sperm şekil bozuklukları (morfoloji) tüp bebek tedavisinde ne kadar önemlidir?

tüp bebek tedavisinde sperm testi

Çocuk sahibi olma isteği ile tüp bebek merkezlerine başvuran erkeklere yapılan sperm analizlerinde sperm şekil bozukluğu oranları genellikle % 4’ün altında çıkmaktadır. Hatta bazı baba adaylarında analiz sonucu “0” değeri bile görülebiliyor. İşte böyle bir durumda bireyler ciddi anlamda panik yapmaktalar. Peki, bu sperm analizi sonucu tüp bebek tedavisinde ne kadar önem taşıyor?
Seman analizinde spermlerin şekil bozukluğunun incelenmesi ihtiyacı, mikroenjeksiyon tekniğinin kullanılmaya başlanmasından önceki döneme dayanıyor. Çünkü tüp bebek tedavisinde sadece belirli bir sayı ve hareketliğe sahip spermlerin etkili bir biçimde kullanılabildiği “in vitro fertilizasyon-IVF” tekniği için semen analizinde sperm bozukluğunun incelenmesi, normal şekilli spermlerin bulunması gerekiyordu. Bu şekilde seçilmiş hareketli spermlerin yumurta hücreleri ile ayni ortama konarak doğal döllenme sürecine bırakılması tekniğinin kullanıldığı vakalarda yapılan çalışmalar, spermin dölleme başarısı ile şekil bozukluğu olan spermlerin oranı arasında bir ilişki olduğunu göstermiştir.

Tüp bebek tedavisi uygulanmaya başlandığından beri her geçen gün yeni teknoloji ve bilimsel gelişmelerle ilerlemektedir. Bundan dolayı da tüp bebek tedavisinde başarıyı artıran, dezavantajları ekarte eden pek çok gelişme yaşanmıştır. Ancak mikroenjeksiyon tekniğinin hayatımıza girmesinden sonra da semen analizi uygulanmaya devam etmiştir. Mikroenjeksiyon yönteminde spermler, işlemi gerçekleştiren embriyologlar tarafından yüksek optik büyütme ile mümkün olan en uygun şekil ve yapılarına göre seçilirler. Eğer özel bazı sorunlar yoksa morfolojik değerlendirme, tedavide çok da olumsuz bir etki yaratmaz. Tüm bunlardan yola çıkarak anlatmak gerekirse, son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar bir miktar risk artışı bildirilmiş olmakla birlikte, şekil bozukluğu oranı yüksek spermlere sahip olmanın kişinin çocuk sahibi olamayacağını göstermediği, doğacak çocuğun da mutlaka genetik anomali taşımak durumunda olmadığı söylenebilir.

Spermde şekil bozuklukları ne zaman önemlidir?

sperm-secimi

Mikroenjeksiyon tekniği, spermlerin şekil bozukluğuna bağlı tedavi başarısızlığını ciddi anlamda azaltmış olsa da, bazı özel durumlarda sperm şekil bozuklukları tanı ve tedavinin seyri açısından son derece önemlidir. Çok sık olmamakla birlikte bazı kişilerde gözlenen ve semen örneğinin genelinde yaygın olarak tespit edilen belirgin bir türdeki şekil bozukluğunun önceden tespit edilebilmesi kişiye özel tedavi planlaması açısından önem taşıyor. Böyle durumlara verilebilecek en iyi örnek “globozoospermi” olarak adlandırılan ve sperm baş kısımlarının belirli bir üretim eksikliği sonucu yuvarlak olarak gözlenmesi (yuvarlak başlı spermler) durumudur. İşte bu üretim eksikliği, spermlerin yumurtayı dölleme kapasitesini ciddi olarak olumsuz etkilediği için, bu şekil bozukluğunun fazla önemsenmediği ve tedavi uygulanmadığı vakalarda genellikle döllenme olmaz ve tedavi iptal edilebilir. Eğer arka arakaya birkaç tedavide aynı durum söz konusu olursa çiftlerin tüp bebek tedavilerinden fayda göremeyeceği kanısına varılır. Bir diğer taraftan bakıldığında ise deneyimli personellerle, donanımlı kliniklerde önceden tespit edilen benzer vakalarda kullanılan özel sperm aktivasyon yöntemleri sayesinde çiftler başarılı bir şekilde bebek sahibi olabilmekteler.
Aynı bağlamda sperm analizinde hem küçük başlı hem de büyük başlı spermlerin yoğun olarak gözlenmesi kabul edilebilir oranda bir gebelik elde edilebileceğini gösterse de, özellikle gebeliğin ilk üç ayında normal oranların çok üzerinde bir düşük riski bulunuyor. Kişinin bu tip sperm örneklerine sahip olduğunun tedavi öncesinde görülmesi başarı açısından önemlidir. Bu bağlamda tedaviyi planlayan doktorun da çiftlere gerekli bilgilendirmeyi yaparak alınabilecek önlem ve izlenecek tedavi metodunu planlayabilmesi mümkün oluyor.

Sperm şekil bozuklukları düzeltilebilir mi?

Sperm özellikleri genelde kişiye özeldir ve düzeltilmesi muhtemelen mümkün olmaz. Çünkü spermler kök hücreden başlayan ve olgun bir sperm aşamasına kadar geçen yaklaşık 3 aylık bir üretim süreci sonucunda oluşur. Bu süreçte hangi iç ve dış faktörlerin spermdeki şekil bozukluklarını yarattığı konusunda bilgi sahibi olabilmek de şimdilik mümkün değil. Bu sorunun kalıtsal olduğu vakalarda bu yönde bir iyileştirme sağlanması mümkün görünmemekle birlikte, geçici dış faktörlere bağlı olan şekil bozukluklarında buna yol açan faktörlerin ortadan kaldırılması sonrası düzelme görülebilir. Günümüzün bilimsel teknikleri sayesinde iyileştirme amaçlı uygulanan vitamin ve besin destekleri içeren çalışmalarda, sperm şekil bozukluklarının bir miktar iyileştirilebileceği yönünde anlamlı ve kabul edilebilir sonuçlar henüz mevcut değil. Ancak bu yöndeki tedavilerin özellikle spermin baş bölümünde yer alan genetik yükünde oluşan hasarların azalttığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır. Buradan hareketle de bazı hastalarda destek tedavilerinin, sperm şekil bozukluklarından ziyade sperm sayı, hareketlilik ve genetik yapının kalitesi olarak katkı sağlayabileceği bilinmektedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.