Gebelik dönemi, kadınların en hassas olduğu, metabolik fonksiyonlarının değişikliğe uğradığı, sindirim, solunum sistemlerinde, zihinsel, ruhsal fonksiyonlarında önemli değişiklikler yaşandığı bir dönemdir. Anne adayının gebelik öncesinde var olan hastalıkları gebelikte çoğu zaman şiddetlenerek devam eder. Bununla birlikte anne adayları gebelik öncesinde var olmayan birtakım rahatsızlıklara da gebelikle birlikte yakalanabilir. Bu bakımdan gebelik döneminde anne adayının sağlığına ekstra önem gösterilmeli, tüm vücut fonksiyonları da düzenli olarak kontrol edilmeli, tetkikleri yapılmalıdır.
–
Gebelik dönemi içinde anne adaylarının yaşayabildiği en önemli sağlık sorunlarından ve anne ölümlerinin en önemli nedenlerden birisi de damarlarındaki kanın pıhtılaşması, damar tıkanıklığı yaşanmasıdır. Gebelik dönemi, damarlarda varis ve pıhtı oluşumu için çok riskli bir dönemdir. Zira anne adayının vücudu, doğum sırasında kanama riskini azaltmak için kandaki pıhtılaşmayı artıran maddelerin üretimini yoğunlaştırır. Bu durum her gebelik döneminde yaşanan tamamen doğal bir durum, anne adayının sağlığını koruyan bir doğal güvenliktir. Ancak anne adayı için doğal bir koruma olan bu durum, bazen damar içinde istenmeyen pıhtılaşmaların oluşumuna sebep olur. Bunun sonucunda da ciddi sorunlar, hatta annenin ve bebeğin ölümü söz konusu olabilir.
Anne adayları gebelik döneminde akciğer embolisi, yani akciğer damarlarındaki pıhtı oluşumu sorunu yaşamaktalar. Gebelikte yaşanan anne ölümlerinin en sık karşılaşılan ikinci sebebi akciğer damarlarındaki pıhtılaşmadır ve tüm anne ölümlerinin % 12 – 15’i bu sebeple gerçekleşir.
Gebelikte kan pıhtılaşmasıyla ilgili hastalıklar gebeliğin herhangi bir döneminde ortaya çıkabilmektedir. Ancak daha çok gebeliğin son 3 aylık diliminde görülürken, çok sık olmasa da bazı anne adaylarında doğum sonrası da ortaya çıkabilir. Bu şekilde doğum sonrası görülen damar tıkanıklıklarının % 55’i doğumdan sonraki ilk 3 gün içinde görülürken, doğumdan sonraki ilk 1 ay içinde de ortaya çıkabilir.
Gebeliğin son dönemlerinde ve doğumdan sonraki birkaç hafta içinde anne adayının bacak toplar damarlarında iç varis vardır ve zaten bu dönemde kan dolaşımı iyice yavaşlamıştır. Hal böyle olunca da bacak damarlarında tıkanıklık kaçınılmaz olur. Anne adayının damarlarındaki pıhtılaşma eğilimi, varis oluşumu erken dönemde tespit edilip yeterli bir süre kan sulandırıcı tedavi alınırsa, akciğer embolisi, yani akciğer damarlarındaki pıhtı oluşumu sorunu riski azaltılabilir. Ancak erken dönemde tespit edilmez ve gerekli tedavi uygulanmazsa ortalama % 24 oranında akciğer embolisi gelişebilir. Bu tür durumlarda anne adayının ölüm riski % 15 civarındadır. Gerekli tedavi uygulandığında ise akciğer emboli riski % 4, ölüm riski ise % 1’in altına düşebilir.
Hamilelikte damar tıkanıklığı konusunda en önemli husus hastalığın en erken dönemde tespit edilmesi ve doğru şekilde tedavi edilmesidir. Bu bağlamda da en önemli durum anne adayının şikayetleri ve doktorun tespit edeceği bulgulardır.
Anne adayının tek bacakta ağrı, hassasiyet, şişlik, bacakta artan kılcal damar görüntüsü, damar şişlikleri, varisler, bacakta selülit, hassasiyet, kızarıklık, bacak baldır kasında gerginlik durumlarında damar tıkanıklığı riski söz konusu olabilir. Bu tür şikayetler ve belirtiler olması halinde doktor, hastaya test ve muayeneler yapar, sorun tespit edilir.
Damar tıkanıklığı şüphesinde uygulanan bu testte anne adayının baldırına elektrotlar bağlanır, bu şekilde toplardamarda oluşan değişiklikler ölçülür. Pletismografide radyasyon olmadığı için gebelik döneminde uygulanmasında bir sakınca yoktur.
Damar tıkanıklığı şüphesinde uygulanan venografi radyasyon içermektedir. Bu sebeple de gebelikte venografi yapılması gerekiyorsa anne adayının karnı korunmaya çalışılır. Ancak tüm güvenlik önlemlerine rağmen bebeğin radyasyona maruz kalabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Gebelikte venografi uygulamasının bebeğe verebileceği zararın belli bir oranda tolere edilmesi de mümkündür.
Gebelikte damar tıkanıklığı riski erken dönemde fark edilmişse pletismografi ve venografi ile tanı koymak söz konusudur. Ancak anne adayı rahatsızlık açısından geç dönemde doktora başvurmuşsa ve artık akciğer embolisi olmuşsa şikayetler de çok yüksek şiddette seyredecektir. Damar tıkanıklığının ileri dönemlerinde anne adayı; nefes darlığı, hızlı nefes alıp verme, göğüs ağrısı, öksürük, panik atak, çarpıntı gibi şikayetleri yoğun olarak yaşar. İleri dönem damar tıkanıklığı vakalarında hastaya uygulanan testler de değişmektedir. Bu hastalara EKG, akciğer grafisi, atardamardan alınan kan gazları gibi uygulamalar yapılır. Ancak ventilasyon perfüzyon sintigrafisi ve akciğer damar anjiografisinin radyasyon içerdiği de unutulmamalıdır.
Gebelikte damar tıkanıklığı tedavisi için anne adayının yatarken bacağının altına bacağı bir yükselti koyması istenir. Bu sayede anne adayının bacak seviyesi kalp seviyesinin üstüne çıkar ve kanın bacaktan kalbe dönüşü kolaylaşır. Bu tedavi döneminde hastanın uzun süreli olarak yatması, değil aksine hareketli olması ve yavaş yavaş yürümesi gerekir. Çünkü tedavi gören hastanın uzun süreli olarak yatması pıhtının artmasına sebep olur. Bunu önlemek için hasta sık sık yürümeli ve bacak kaslarını mümkün olduğunca güçlendirmelidir. Bunun yanında dinlenme zamanında hasta yatacağı zaman bacaklarının altına yüksek bir yastık koyup, bacağını kalp seviyesinin üzerinde tutmalıdır.
Gebelikte damar tıkanıklığının tedavisinde anne adayının sindirim sisteminin iyi çalışıyor olması da çok önemlidir. Kabızlık, tedaviyi olumsuz etkileyen bir sorun olduğundan kabızlık olursa mutlaka tedavi edilmelidir. Çünkü kabızlık durumunda hastanın ıkınmasının pıhtı oluşumunu artırır ve tedaviyi olumsuz etkiler.
Damar tıkanıklığı riski dolayısıyla tedavi gören hastalara özellikle diz altı varis çorabı kullanmaları önerilir. Tedavi sürecinde hasta, doktorun önerdiği doz ve miktarda kan sulandırıcı ilacı cilt altına enjekte edilen iğneler şeklinde alır.
Akciğer embolisi, yani akciğer damarlarında pıhtılaşma oluşumu gibi bir sorun da söz konusu ise, anne adayının tedavisi hastaneye yatırılarak yapılır. Bu süreçte doktor, oksijen tedavisine başlamayı uygun görür.
Hamilelikte damar tıkanıklığı vakalarının tedavisinde kan sulandırıcı olarak Heparin kullanılır. Heparin, yapısı büyük moleküllerden oluşmaktadır ve negatif yüklüdür. Bu sebeple de plasentayı geçemez ve anneyi iyileştirirken, her hangi bir şekilde bebeğe geçmez, hatta doğum sonrasında kullanıldığında anne sütüne de geçmez. Gebelikteki tüm tedavilerde anne adayını endişelendiren bebekteki etkinin nasıl olacağı sorusu bağlamında Heparin kesinlikle güvenlidir. Kan sulandırıcı olan Heparin, ağızdan alınmaz, damardan veya cilt altından verilir. Ancak kas içinde hematom adı verilen kan toplanmasına sebep olabileceği için Heparinin kas içine de yapılması güvenli değildir. Heparin uygulamasının etkisini ölçmek için düzenli olarak test yapılır ve iyileşme gözlendikçe daha düşük dozlarda ilaç verilir. Heparin ile kanı sulandırma tedavisi doğum sonrası 6. haftaya kadar devam eder.
Damar tıkanıklığı tedavisinde streptokinaz, ürokinaz, doku plazminojen aktivatörleri gibi isimler alan ilaçlar direkt olarak pıhtıyı erittiği için kullanılırlar. Ancak bu ilaçlar anne ve bebekte kanamaya yol açtığından, gebelikte güvenli olmadığından hamile hastalarda kullanılması uygun değildir. Anne adayının hayati risk taşıdığı durumlarda ise çok dikkatli olmak koşuluyla doktorun kanaati ile kullanılabilir.
1 Comment
Ben 5 buçuk aylık hamileyim benimde embolim yüksek çıktı ama doktor hamilelikte normal oldugunu söyledi ama ben hiç iyi değilim nefes darlığı var aşırı sırt ağrım var dayanamıyorum artık 1 aydir doktorlarddoktorlardayim sabahlara kadar uyanıyorum ağlayıp duruyorum doktorlar panik atak astım deyip gecistiriyolar inanın napicagimi bilemiyorum sizce sorunum ne gerçekten çok zor durumdayım