Tiroit hormonunun olması gerektiğinden daha az veya daha fazla çalışması neticesinde, hamileliğin gidişhatını değiştirmesi ile beraber, anne adayının ve bebeğin geleceğini de ciddi anlamda etkileyebilme durumu vardır. Bebekte gelişim bozukluğu ve zekâ geriliğine neden olmasının yanı sıra, anne adayının düşük yapmasına bile sebebiyet veren, oldukça önemli bir sorundur. Bu durumdan dolayı da, anne adayının, daha çok hamilelik döneminden önce teşhis konulmuş olan bir tiroit hastalığının mevcut olması halinde, kadın doğum uzmanına ek olarak iç hastalıkları uzmanı ve gerek duyulması halinde endokrinoloji uzmanının kontrolü ile beraber bir hamilelik dönemi geçirmesi beklenmektedir.
Kan bağı bulunan kişilerde tiroit hastalığı, şeker hastalığı ve guatr olan hamile anne adaylarında, tiroit hastalığı riski daha yüksek ihtimal ile ortaya çıkmaktadır. Hamilelik döneminden önce tip 1 şeker hastalığı olan, kanında anti-TPO antikor değerleri yüksek çıkan veya daha önce tiroit hastalığı geçirmiş olan kadınlarda, meydana gelecek risk daha yüksektir. Bütün bunların dışında, daha önceden düşük yapmış kadınların tiroit hormon tetkikleri hamilelik süresince mutlaka izlenmelidir.
Hipotiroidi bulunan kişilerin hamile kalmadan hemen önce tedavilerini gerçekleştirmiş olmaları gerekir. Anne adayının tiroit hormonlarının tamamı normal değerlerde iken, hamile olmalıdır. Ancak hamilelik bu durumdan önce elde edilmiş ise, mümkün olduğunca erken bir zamanda tiroit hormon değerlerinin düzeltilmesi ve hipotiroidden kurtulması gerekmektedir.
Hamile anne adaylarında tiroit ultrasonografisi ve biyopsisi, anne adayı için de bebek için de herhangi bir zarar teşkil etmemektedir. Ancak bu tip hastalarda, tiroit sintigrafisinin uygulanması da doğru olmaz.
Tüp bebek denemelerinde de tiroit otoinimütesi olarak ifade edilen, oldukça da bilinen hasimato hastalığı, greys hastalığı vb. hastalığına sahip olan kadınların, tüp bebek denemelerinde herhangi bir tüp bebek başarısına elde etmedikleri görülmüştür.
Böyle durumlarda, bazı zamanlarda tiroit hormonları normal çıksa dahi, antikor değerlerine göre veya tiroit belirtilerine göre ilaç kullanabilme olanağı bulunmaktadır. Bütün bunların yanı sıra, tüp bebek tedavilerinde uygulanan ilaçlar östrojen değerlerinde artış meydana getirdiği için, hipotiroidiye olan eğilimin de yükselmesine sebep olabilmektedir.
Bu durumda da, tiroit hormonlarının kullanılmasına gereksinim duyulabilir. Son zamanlarda tüp bebek uygulamalarının fazlası ile yaygınlaşması da, bu konu ile ilgili uzmanlara başvuru sayılarını oldukça yükseğe çıkartmış durumdadır.
Doğrudan düşüğe sebebiyet verir şeklinde bir durum belirtmemiz elbette ki doğru olmaz. Ancak problemli geçen hamileliklerde veya kısırlık tedavisi gören ve kısırlık gibi bir sorunun sahip olan hastalarda tetikleyici bir etkiye sahiptir. Böyle vakalarda, doktorlar bu durumu tedavi etmek amacı ile ilaç vererek tiroidin olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak için uğraşırlar. Bebek düşme riskinden kurtulmuş olmayacaktır ancak, tiroidin tetikleyici karakteristiği düşük olmasına etki etmeyecektir.
Kısacası, tiroit bir kısırlık sorunu değildir. Ancak kısırlık sorunu ile karşı karşıya kalan hastalarda, kısırlığı tetikleyicidir ve daha etkili hale getirir. Bu sebepten dolayı kısırlık tedavisi gören hastanın tiroidine bakılmalı ve tiroit sıkıntısı ile karşılaşılması halinde ise muhakkak gerekli olan tedavinin yapılması gerekmektedir. Tedavinin kontrol alınmasının ardından kısırlık tedavisine başlanması da ihmal edilmemelidir.
Hamile olmak isteyen kadınların, sağlık taramasından geçmesinde ve hormonlarına bakılmasında, tiroidinin olup olmadığının saptanmasında büyük önemi vardır. Bu sayede, tedavide herhangi sürpriz bir olumsuzluk ile karşılaşılmaz ve tiroit olması halinde de, tedavisi sağlanır.
Tedavisi mümkün olan bir durumdur. Hamileliğe engel olan durumları, gereksinim duyulan hormon tedavisi ile beraber ortadan kaldırmak koşulu ile sorun çözülmektedir. Bunun için genel kontrollerin önemi büyüktür. Bu sebepten dolayı da, hastaların rutin bir şekilde sağlık kontrollerine gitmeleri gerekir.